Borsa yönünü arıyor

Son günlerde küresel piyasalar, dalgalı bir risk algısına tanıklık ediyor. Bir taraftan ABD ile Çin arasındaki tarife indiriminin getirdiği iyimser hava, diğer yandan jeopolitik gelişmelerin yarattığı belirsizlikler yatırımcıları temkinli olmaya zorluyor. Türkiye özelinde ise Merkez Bankası beklenti anketinde sınırlı revizyonlar yapılırken, ekonomik aktivitedeki toparlanma sinyalleri henüz genele yayılabilmiş değil. İç ve dış piyasalarda yön arayışı sürerken, yatırımcılar bu hassas dengeyi yakından takip ediyor. Bu ortamda risk iştahının ne yönde netleşeceği, piyasaların kısa vadeli seyri açısından kritik önem taşıyor.

Okuma süresi: 9 dakika 25 saniye.

Makroekonomi-Jeopolitik-Yurtdışı

1️⃣ Mayıs 2025 Piyasa Katılımcıları Anketi’nde beklentilerdeki değişim, nisan ayına kıyasla oldukça sınırlı kaldı. Son dönemde yurt içi ve yurt dışı gelişmelerin ardından piyasalarda oynaklığın azaldığını görüyoruz. Katılımcıların büyük kısmı Merkez Bankası’nın sıkı duruşunu sürdüreceğini, ancak önümüzdeki üç ay içinde ölçülü bir faiz indirimi yapabileceğini düşünüyor. Fakat bu indirim patikasının da oldukça sınırlı ve dikkatli yönetileceği beklentisi var. Enflasyon tarafında sınırlı yukarı yönlü revizyonlar yapılırken, büyüme ve cari açık beklentilerindeki değişim zayıf kaldı. Enflasyon tarafında nisan gerçekleşmesi beklentinin altında gelse de, yıl sonu enflasyon beklentisi %30,35’e yükseldi. Piyasanın 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ise %25,1 oldu. Mayıs için aylık enflasyon beklentisi %2,36, haziran için %1,77, temmuz içinse %1,94. Bu patika, ana eğilimde net bir iyileşme olmadığına işaret ediyor. Yıl sonu dolar/TL beklentisi 10 kuruş yukarı çekilerek 43,70’e yükselmiş durumda. Bugünkü kura göre yıl sonuna kadar yaklaşık %12,6’lık bir değer kaybı öngörülüyor. Politika faizi tarafında cari ay için beklenti %46 iken, 3 ay sonrası için %42,96’ya gerilemesi bekleniyor. Bu da faiz indirim sürecine girileceği sinyalini veriyor. Ancak 12 ve 24 ay sonrası için politika faizi beklentileri sırasıyla %30 ve %20 seviyelerinde.

2️⃣ Geçtiğimiz hafta sonu ABD ile Çin arasında varılan tarife indirimi anlaşması küresel piyasalarda ciddi bir risk iştahı artışı yarattı. Taraflar, karşılıklı olarak uyguladıkları gümrük tarifelerinde geçici bir indirime gitme kararı aldı. Buna göre; ABD, Çin’den ithal edilen ürünlere uygulanan tarifeyi %145’ten %30’a, Çin ise ABD ürünlerine uygulanan tarifeyi %125’ten %10’a çekti. Bu indirimlerin 90 gün süreyle geçerli olması kararlaştırıldı. Kararın ardından piyasalarda hızlı bir toparlanma görüldü. Özellikle teknoloji hisseleri önderliğinde ABD borsalarında güçlü bir yükseliş yaşandı. S&P 500 ve Nasdaq endeksleri, haftalık bazda sırasıyla %4,6 ve %6,8 oranında yükseldi. Piyasadaki stresi izlediğimiz VIX oynaklık endeksi 17,5 seviyesine kadar gerileyerek 25 Mart’tan bu yana en düşük seviyesine ulaştı. ABD 10 yıllık tahvil getirileri %4,40 seviyesinde dengelenirken, Dolar Endeksi (DXY) haftalık bazda %0,4 artışla 100,8 seviyesinden işlem görüyor.

3️⃣ Mart ayında açıklanan cari işlemler verileri, yılın geri kalanı için hem olumlu hem de temkinli okunması gereken sinyaller taşıyor. Açık 4,1 milyar $ ile beklentilerin üzerinde gelirken, 12 aylık birikimli cari açık 12,6 milyar $ seviyesinde sabit kaldı. Öncelikle dış ticaret tarafında mevsimsellikten arındırılmış iyileşme sınırlı kaldı. Altın ve enerji ithalatındaki düşüş bu toparlanmanın ana kaynağı olurken, çekirdek dengede bozulma dikkat çekici. Özellikle mart ayında altın ve enerji hariç ithalat son 11 ayın zirvesine ulaşarak cari dengeyi olumsuz etkiledi. Hizmetler dengesine baktığımızda tablonun bir miktar olumsuz olduğunu görüyoruz. Seyahat gelirlerinde artış yaşansa da navlun gibi taşımacılık kalemlerinde maliyetlerin artması toplam hizmet dengesinde bozulmaya yol açtı. Yabancı ziyaretçi sayısındaki düşüş, Aralık 2023’ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Bu da hizmet gelirlerinde ivme kaybı anlamına geliyor.

4️⃣ Nisan ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerini öğrendik. Aylık bazda bütçe açığı 174,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu, geçen yılın aynı ayına göre %1,8’lik sınırlı bir azalmaya işaret ediyor. Ancak bu iyileşme büyük ölçüde teknik bir nedenden, yani faiz dışı bütçe dengesinin fazla vermesinden kaynaklanıyor. Faiz dışı denge Nisan’da 85,9 milyar TL fazla verdi. Nisan ayında 260 milyar TL’ye ulaşan faiz harcamaları, 2025 yılının ilk çeyreğindeki aylık ortalamanın oldukça üzerinde gerçekleşti. Nitekim Nisan ayında faiz giderleri, toplam bütçe harcamalarının %23’ünü oluşturdu. Vergi gelirleri tarafında yıllık bazda %61,4’lük güçlü bir artış yaşandı. Toplam vergi gelirleri 787,4 milyar TL ile bütçe gelirlerinin %82’sini oluşturdu. En büyük katkıyı, yıllık %112,9 oranında artan gelir vergisi sağladı. Bu artışta ücret artışlarının yanı sıra artan stopaj gelirlerinin etkisi belirleyici oldu. Vergi dışı gelirler ise %42 artarak 170 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. 2025 yılı bütçesinde belirlenen hedefin ilk dört ayda %45,9’unun gerçekleşmiş olması, yılın geri kalanında mali disiplinin sıkılaştırılması gerekliliğini gündeme getiriyor.

5️⃣ TCMB’nin blog sayfasında yayımlanan analiz, Türkiye’de altın fiyatlarındaki yükselişin, dayanıklı tüketim mallarına olan talep üzerindeki etkisini ortaya koydu. Özellikle 2023 Eylül sonrası dönemde yaşanan sert altın fiyatı artışı, sadece finansal değil, reel piyasalarda da dinamikleri etkiledi. Analizde altın fiyatlarındaki artışın “servet etkisi” yaratması temel varsayım olarak öne çıktı. Türkiye gibi altına olan geleneksel ilginin yüksek olduğu ülkelerde, bu tür fiyat artışları, salt bir yatırım kazancının ötesine geçip, hanehalkı harcama ve yatırım kararlarını da şekillendirebiliyor. Konut tarafında iki önemli bulgu var. İlki, yüksek altın mevduat oranına sahip şehirlerde konut fiyatlarının diğer illerden daha hızlı arttığı. Bu da servet etkisinin fiyatlara yansıdığını gösteriyor. İkinci bulgu ise satış adetlerinde anlamlı bir farklılaşma olmaması. Arzın kısa vadede esnek olmaması, fiyatlarda yükselişi hızlandırırken, işlem sayısında sınırlı etki yaratıyor. Özellikle kredisiz konut satışlarının altın mevduatı yüksek illerde artış göstermesi, hanehalkının bu kazançları krediye ihtiyaç duymadan kullandığını ortaya koyuyor. Bu da faiz yüksekliğine rağmen piyasadaki talep direncini açıklıyor.

6️⃣ Euro Bölgesi ekonomisi 2025 yılının ilk çeyreğinde beklentilerin bir miktar altında, çeyreklik bazda %0,3 büyüdü. Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat’ın ikinci tahminine göre, bölge ekonomisi yıllık bazda %1,2 oranında büyüme kaydederken, çeyreklik büyümede ilk açıklanan %0,4’lük oran hafif aşağı revize edildi. Ancak İrlanda ve İspanya gibi ülkelerdeki güçlü performanslar genel görünümü destekledi. İrlanda %3,2 ile çeyreklik bazda en hızlı büyüyen Euro Bölgesi ülkesi olurken, İspanya %0,6 ile büyük ekonomiler arasında pozitif ayrıştı. Almanya %0,2, Fransa ise %0,1 büyüme gösterirken, Portekiz (-%0,5) ve Slovenya (-%0,8) gibi bazı ülkelerde daralma görüldü. İstihdam cephesinde de toparlanma dikkat çekti. Bölge genelinde istihdam çeyreklik bazda %0,3, yıllık bazda ise %0,8 arttı. Sanayi üretimi ise Mart ayında beklentilerin üzerine çıkarak bölgeye güçlü bir ivme kazandırdı. Aylık bazda %2,6 artış kaydeden üretim, Kasım 2020’den bu yana en hızlı yükselişe işaret etti. Özellikle sermaye malları (%3,2), dayanıklı tüketim malları (%3,1) ve dayanıksız tüketim malları (%2,3) tarafındaki artışlar dikkat çekerken, enerji üretimi %0,5 geriledi. Sanayi üretimindeki sıçramanın ardında iki önemli faktör öne çıkıyor: Almanya’nın açıkladığı 800 milyar Euro’luk savunma ve sanayi destek paketi ile Trump’ın önerdiği yeni gümrük tarifeleri öncesinde ABD’ye yönelen ihracat talebindeki artış.

7️⃣ ABD’de nisan ayına ilişkin veriler, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ve ekonomik aktivitenin belli başlı kalemlerde ivme kaybettiğini gösteriyor. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık %0,2 ile beklentilerin (%0,3) altında kalırken, yıllık enflasyon %2,3’e gerileyerek Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyeye indi. Özellikle enerji fiyatlarındaki sınırlı artış (%0,7) ve barınma fiyatlarındaki ılımlı yükseliş (%0,3) aylık manşet enflasyona katkı sağlasa da, çekirdek enflasyonun %2,8’de sabit kalması fiyat baskılarının tamamen ortadan kalkmadığını gösteriyor. Ancak esas dikkat çeken veri ÜFE cephesinde yaşandı. Aylık %0,5’lik gerileme hem beklentinin (%+0,2) oldukça altında kaldı hem de Ekim 2023’ten bu yana ilk düşüş olarak kayda geçti. Bu düşüşte, hizmet kalemlerinde görülen %0,7’lik fiyat azalışı etkili olurken, özellikle ticaret hizmetleri marjlarındaki %1,6’lık düşüş firmaların maliyetlerini fiyatlara yansıtmakta zorlandığını ortaya koydu. Bu durum, kurumsal kârlılıklara yönelik baskının arttığına işaret ediyor. Yıllık ÜFE’nin %2,4’e gerilemesi de bu tabloyu destekliyor. Veriler genel olarak Fed üzerindeki baskıyı azaltıyor.

8️⃣ Resmi Gazete’de yayımlanan yeni genelgeyle finansal okuryazarlığın bireylerin kişisel bütçe yönetiminin ötesinde, ekonomik istikrar ve kalkınma açısından stratejik öneme sahip olduğu vurgulandı. Genelgede, finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılmasının yalnızca bireylerin bilinçli kararlar almasına değil, aynı zamanda toplumun refahına ve ülke ekonomisinin direncine katkı sağlayacağı ifade edildi. Genelgede ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) 2014 yılında yayımlanan 2014/10 sayılı genelge kapsamında finansal eğitim çalışmalarında koordinatör kurum olarak belirlendiği hatırlatıldı. Yeni genelgeyle birlikte SPK’nın bu rolü güçlendirilirken, her yıl 22 Mayıs tarihi de “Finansal Okuryazarlık Günü” olarak ilan edildi.

Sektörler

1️⃣ Nisan ayında konut satışlarında yıllık bazda güçlü bir artış yaşandı. Toplam satış adedi 118.359 ile geçen yılın aynı dönemine kıyasla %56,6 yükseldi. Bu performansta düşük baz etkisi belirleyici olurken, TL’deki değer kaybı ve enflasyonist ortam hane halkını konuta yöneltmeye devam ediyor. İpotekli satışlar yıllık bazda %147 artarak 17.465 adede ulaşırken, diğer satışlar %47 artışla 100.894 adet oldu. İpotekli satışlar bir önceki aya göre %4,2 azaldı. Bu da kredi faizlerindeki yüksek seviyelerin satışları baskıladığını gösteriyor. Faizlerde kalıcı bir düşüş sağlanmadan ipotekli satışlarda güçlü bir trend beklemek zor. Öte yandan ipotekli satışların toplam içindeki payı hala %15’te kalıyor. Satışlar içinde ilk el konutlar 34.633 adet ile toplamın %29’unu oluşturdu. Bu kalemde de yıllık %44 artış var ama aylık artış sınırlı kaldı. İkinci el satışlar ise 83.726 adetle hem baz etkisinin hem de arzın gücünü ortaya koydu. İlk 4 ay toplamına baktığımızda, ikinci el satışlar %31,6 artarken, ilk el konutlar %19,7 büyüdü.

2️⃣ Ticari gayrimenkul fiyatlarında reel değer kayıp sürüyor. Türkiye genelinde Ticari Gayrimenkul Fiyat Endeksi (TGFE) çeyreklik bazda %7,7, yıllık bazda ise nominal olarak %32,4 artış kaydetti. Ancak bu artış TÜFE etkisinden arındırıldığında, reel olarak %5,2’lik bir azalış anlamına geliyor. Alt kırılımlara baktığımızda ofis segmentinin fiyat artışı daha hızlı: Ofis Fiyat Endeksi (OFE) çeyreklik %10,2 yükselirken, yıllık nominal artış %30,3 oldu. Ancak burada da reel bazda %6,7’lik gerileme var. Dükkan Fiyat Endeksi (DFE) ise çeyreklik %7,2, yıllık nominal %32,8 arttı ama reel bazda %4,9 düştü. Ankara’da 2023 depremleri sonrası yaşanan fiyat artışları devam ediyor. İstanbul, çeyreklik %5,1 artışla sınırlı bir performans gösterirken, Ankara %9,7 ve İzmir %9,8’lik artışlarla öne çıkıyor. Yıllık bazda Ankara %37,5, İzmir %35,3, İstanbul ise sadece %21,4 artış gösterdi.

3️⃣ Nisan ayında trafiğe kayıtlı araç sayısı 192 bin adede ulaşırken, taşıt piyasasında hareketliliğin yüksek seyrettiğini gözlemliyoruz. Otomobil kayıtları geçen yıla göre %24,2 artarken, minibüs ve kamyonet gibi ticari araç kalemlerinde de benzer çift haneli artışlar dikkat çekiyor. Motosiklet ve traktör kalemlerinde ise yıllık bazda sert düşüşler var. Otomobilde en çok tercih edilen markalar arasında Renault, Fiat ve Toyota öne çıkarken, BYD ve Chery gibi Çin menşeili markaların da pazar payı kazanımı dikkat çekiyor. Bu tablo, fiyat-performans arayışının yerli otomobil tercihlerine yön verdiğini gösteriyor. Yakıt cinsine göre dağılım da dönüşümün sürdüğünü ortaya koyuyor. Ocak–Nisan döneminde kaydı yapılan otomobillerin yaklaşık yarısı benzinli (%48,1), ancak hibrit (%28,3) ve elektrikli (%13,1) araçların toplamda %40’ın üzerine çıktığını görüyoruz. Özellikle elektrikli araçlarda pazar payı yıl içinde %10’un üzerinde kalıcı bir düzeye oturmuş görünüyor. Silindir hacmi tarafında 1300 cc altı motorlu araçlar en çok tercih edilen segment olmaya devam ediyor. Bu tercih, vergi avantajlarının ve yakıt ekonomisinin hâlâ belirleyici olduğunu gösteriyor. Toplam trafiğe kayıtlı araç sayısı 32 milyona yaklaşırken, parkın yarıdan fazlası otomobil. Motosikletler %20 pay ile ikinci sırada yer alıyor. Nisan ayında 957 bin aracın devri yapılması ise ikinci el piyasasındaki güçlü hareketliliğin sürdüğünü gösteriyor.

4️⃣ ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye yönelik onayladığı yeni silah satış paketleri, savunma alanında haftanın en önemli gelişmesiydi. Kongre’ye bildirilen iki ayrı satış kapsamında, toplamda yaklaşık 304 milyon dolarlık bir havadan havaya füze paketi gündeme geldi. İlk pakette 225 milyon dolar tutarındaki 53 adet AIM-120C-8 AMRAAM orta menzilli füze ve 6 adet güdüm birimi yer alıyor. Bu füzeler, F-16 başta olmak üzere Türkiye’nin envanterindeki hava platformlarında kullanılabilecek ve mevcut sistemlerle uyumlu olarak entegre edilecek. Paket sadece mühimmatla sınırlı değil; taşıma konteynerlerinden yazılım güncellemelerine, yedek parçalardan mühendislik hizmetlerine kadar geniş bir destek kalemini içeriyor. RTX (eski Raytheon) ana yüklenici olacak. İkinci paket, 79,1 milyon dolarlık AIM-9X Sidewinder Blok II füzelerini ve bu füzelerin taktik güdüm sistemlerini kapsıyor. AIM-9X serisi, kısa menzilli, kızılötesi güdümlü modern hava-hava mühimmatları arasında yer alıyor ve yakın hava muharebe kabiliyeti açısından Türk Hava Kuvvetleri envanterine önemli bir takviye sağlayacak.

Şirketler

1️⃣ Çelebi Hava Servisi, Hindistan’da faaliyet gösteren dört ayrı bağlı ortaklığıyla imzalanan uzun vadeli imtiyaz ve lisans sözleşmelerinin, Hindistan Sivil Havacılık Güvenlik Bürosu tarafından verilen güvenlik izinlerinin iptali nedeniyle tek taraflı olarak feshedildiğini Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) bildirdi. Söz konusu gelişme, Hindistan Sivil Havacılık Bakanlığı’na bağlı Güvenlik Bürosu’nun, Çelebi’nin bağlı ortaklıklarına verilen güvenlik izinlerinin “ulusal güvenlik çıkarlarına aykırılık teşkil ettiği” iddiasıyla iptal edilmesiyle başladı. Bu karar uyarınca şirketin Delhi, Mumbai ve Ahmedabad gibi büyük şehirlerdeki operasyonları, yerel mevzuat gereğince askıya alındı. Çelebi’nin Hindistan’daki operasyonları cirosunun yaklaşık %34’ünü kapsıyor. Şirket, yatırımcılarına yeni gelişmelerin olması halinde bilgilendirme yapılacağını bildirdi.

2️⃣ Nisan ayı trafik verileri, Pegasus’un operasyonel performansının güçlü seyrettiğini gösterdi. Toplam yolcu sayısı yıllık %18 artışla 3,45 milyon oldu. Kapasite artışlarının etkisini görmeye devam ediyoruz çünkü bu veri, pandeminin öncesindeki 2019’a kıyasla %42 daha yüksek gerçekleşti. Büyümenin lokomotifi yurt dışı uçuşlar. Yurt dışı yolcu sayısı nisanda %25 artışla 2,23 milyona ulaşırken, yurt içi sadece %8 arttı. İlk dört aylık kümülatif dönemde de aynı durum geçerli. Toplam yolcu sayısında %14’lük artış var ama bunun kaynağı yurt dışında %19, yurt içinde ise sadece %5’lik büyüme. Arz edilen koltuk kilometre (ASK) Nisan’da %23 arttı. Bu artışın %26’sı yurt dışından, %9’u yurt içinden geliyor. Toplam uçuş sayısı da nisanda %18 artarak 18.911’e ulaşmış. Yurt içi uçuş sayısı %3 artarken, yurt dışı uçuş sayısı %26 yükselmiş. Yolcu doluluk oranı ise %86,8 ile hala çok yüksek bir seviyede, ancak geçen yılın aynı dönemine göre 1,5 puan gerilemiş. Yurt içinde %90,7, yurt dışında %84,8 dolulukla uçuldu.

3️⃣ Ofis Yem Yönetim Kurulu Üyesi Cem Taşkaldıran, BloombergHT’ye yaptığı açıklamalarda 2025 yılının ilk çeyreğini hedeflere yakın ve güçlü bir performansla kapattıklarını belirtti. Taşkaldıran, “Bizim için güzel bir çeyrek oldu. Yıl sonu hedeflerini çeyreklik bazda değerlendirdiğimizde, büyük ölçüde planlarımızla uyumlu bir dönem geçirdik” dedi. Şirketin güneş enerji santrali (GES) yatırımlarına da değinen Taşkaldıran, mevcut GES’lerin üretim performansından memnun olduklarını ve yıl sonunda bu alandan yaklaşık 2 milyon dolarlık katkı beklediklerini açıkladı. Ayrıca yeni GES yatırımlarının da gündemde olduğunu ifade etti. Sektörel büyümeye göre miktarsal bazda daha hızlı büyüdüklerini belirten Taşkaldıran, bu büyümenin finansallara da yansıdığını ve yılın devamında pazardaki artıştan daha fazla pay almayı hedeflediklerini söyledi. “Hedeflerimizin çeyreklik bazda üzerindeyiz. Katma değerli bir yıl öngörüyoruz” sözleriyle şirketin 2025 geneline ilişkin pozitif beklentisini vurguladı.