Sektörel Görünüm - Mayıs 2025 Sanayi Bülteni
PMI
✦ İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI, nisan ayında 47,3 seviyesinde sabit kalarak 50 eşik değerin altında kalma serisini 13. aya taşıdı. Endeksin alt bileşenlerine baktığımızda üretim, yeni siparişler ve ihracattaki gerileme, önceki aya göre hız kesmesine karşın yine de talep yetersizliğiyle birlikte sektör üzerindeki baskısını sürdürdü. Talepteki bu zayıflık nedeniyle firmalar istihdamlarını üst üste 5., satın alma faaliyetlerini ise 12. ayda da azaltmaya devam etti. Stok seviyeleri de bu eğilime paralel olarak düşüş gösterdi. Öte yandan, TL’deki değer kaybı ve artan hammadde maliyetleri nedeniyle girdi fiyatlarındaki enflasyon son bir yılın zirvesine ulaştı. Bu baskı, nihai ürün fiyatlarına da yansırken satış fiyatlarındaki artış, son yedi ayın en yüksek seviyesine çıktı. Nisan ayı anketinde sınırlı miktardaki olumlu gelişmelerden biri ise tedarikçilerin teslimat sürelerinin Aralık 2022’den bu yana en belirgin şekilde kısalması oldu.
✧ Nisan ayında anket kapsamında takip edilen 10 sektörün yalnızca biri 50 eşik değerinin üzerinde yer alarak büyüme kaydetti. Gıda ürünleri sektörü; üretim, yeni siparişler ve istihdamda kaydettiği artışlarla 50,9 puana ulaşarak en güçlü performansı sergileyen sektör oldu. Buna karşın tekstil ürünleri, hem üretimde hem de yeni siparişlerdeki keskin düşüşle birlikte 41,0 puanla en belirgin daralmanın yaşandığı sektör oldu. Üretim tarafında gıda dışında büyüme kaydeden sektör bulunmazken elektrikli ve elektronik ürünler sektöründe üretim yatay seyretti. Diğer sekiz sektörde ise üretim geriledi. Yeni siparişlerde de benzer bir görünüm hakim olurken yalnızca gıda ürünlerinde artış kaydedildi. Elektrikli ve elektronik ürünlerdeki yavaşlama ise sınırlı kaldı. En sert düşüş yine tekstil sektöründe gözlendi. İstihdam tarafında sekiz sektörde gerileme yaşanırken gıda ile kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri sektörlerinde artış görüldü. Tedarik zincirinde ise genel iyileşme dikkat çekerken teslimat sürelerinin uzadığı tek sektör kara ve deniz taşıtları oldu. Öte yandan maliyet baskıları yeniden belirginleşti, özellikle kara ve deniz taşıtlarında girdi maliyetleri en sert artışı gösterirken satış fiyatlarındaki yükseliş ağaç ve kağıt ürünleri sektöründe öne çıktı.

Sanayi Üretimi
✦ Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre mart ayında sanayi üretimi aylık bazda güçlü bir toparlanma sinyali verdi fakat bu toparlanma genele yayılmadı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeks bir önceki aya göre %3,4 artarken geçen seneye kıyasla çalışma günü sayısındaki azalmayı yansıtan takvim etkili yıllık veri %2,7 oranında daraldı.
✧ İlk çeyreğin geneline baktığımızda ise sanayi üretimi geçen yılın aynı dönemine göre %2,2 daralsa da bir önceki çeyreğe göre %1,8 artış kaydetti. Bu pozitif görünümde, Ekim 2024’teki düşük baz etkisi rol oynuyor. Aylık artışın dinamiklerine indiğimizde savunma ve havacılık ürünlerinin de dahil olduğu diğer ulaşım araçları sektörü öne çıkıyor. Bu kalem, ihracatın katkısıyla sanayi üretimine 2,3 puanlık artış sağladı ama bu kalemdeki üretim yüksek oynaklık taşıyor. Cam, seramik ve çimento gibi alt sektörleri kapsayan metalik olmayan mineral ürünler de mart ayında güçlü seyretti. Özellikle çimento ve beton kalemlerinde ciddi artışlar var. Motorlu kara taşıtlarında da dış talep etkisiyle üretim arttı. Giyim ve gıda üretimi büyümeye sınırlı katkı verirken tekstil tarafı martta da daraldı ve endekse negatif katkı yaptı.

İhracat
✦ Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’nin nisan ayındaki toplam ihracatı geçtiğimiz seneye kıyasla %8,5 artarak 20.923 milyon dolar oldu. Toplam ihracat büyüklüğünde 2025 Mart ayına göre ise %10,5’lik bir düşüş gerçekleşti. Yıllık bazdaki keskin yükselişte bu sene nisan ayında takvim etkisiyle iki iş günü fazla çalışılması etkili oldu.
✧ Alt sektörleri incelediğimizde bitkisel ürün ihracatının yıllık bazda %10,7 artarken hayvansal ürün ihracatının %4,6 düştüğünü görüyoruz. Tarıma dayalı işlenmiş ürün ihracatı toplam %8,1 artarken bunun alt kalemlerinden tekstil ve hammadde ihracatında %10,5’lik büyüme, deri ve deri mamulleri ihracatında %2,3’lük düşüş gerçekleşti. Kimyevi madde ve mamul ihracatı %4,9 artarken sanayi sektöründeki toplam ihracat büyüklüğü de %14,8 yükseldi. Öte yandan, sanayi mamulleri içerisinde toplam ihracata %1’in üzerinde katkı sağlayan sektörler arasında, geçtiğimiz aylarda olduğu gibi nisanda da ihracatını yıllık bazda en fazla artıran sektör %54 ile savunma ve havacılık sanayii oldu. Diğer tüm sektörler de nisan ayında ihracat artışı kaydederken büyümenin en sınırlı kaldığı alan %0,2 ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörü oldu.
Sektör | Mart İhracatı (bin USD) | Yıllık Değişim (%) |
---|---|---|
Otomotiv | 3.145.721 | 14,8 |
Kimyevi Maddeler ve Mamulleri | 2.615.002 | 4,9 |
Elektrik ve Elektronik | 1.382.382 | 15,7 |
Çelik | 1.306.238 | 9,6 |
Demir ve Demir Dışı Metaller | 1.081.933 | 18,0 |
Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri | 969.052 | 12,0 |
Makine ve Aksamları | 857.595 | 1,5 |
Tekstil ve Hammaddeleri | 771.643 | 10,5 |
Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri | 622.143 | 6,7 |
İklimlendirme Sanayii | 610.404 | 19,3 |
✧ Nisan ayındaki ihracat verilerini ve güncel gelişmeleri değerlendiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe şu ifadeleri kullandı: “Mal ihracatında 280 milyar dolarlık hedefe ulaşabilmemiz için ihracatımızı en az %7 artırmak durumundayız. İlk dört ayda arzu ettiğimiz oranın gerisinde kalsak da hedefe ulaşmak için gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz. Bu ay ABD, İspanya, Irak, Arnavutluk, Tunus ve Güney Afrika'ya ticaret heyetleri düzenleyeceğiz. Firmalarımızı bir kez daha ticaret heyetlerimize davet ediyorum. Çünkü belirsizliklerin arttığı dönemlerde güven unsuru çok daha fazla öne çıkıyor. Heyetler aracılığıyla kuracağımız yüz yüze iletişimle süreci fırsata çevirebileceğimizi unutmamalıyız. TİM olarak dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Küresel talebin yavaş seyrettiği bir dönemde ABD ile Çin arasındaki tarife gerginliği belirsizlikleri daha da artırıyor. Bu gerginlik ve belirsizlikler, tedarik zincirlerinde aksamalara yol açarken, küresel büyüme beklentilerini zayıflatıyor. Risklerin yanı sıra fırsatları da barındıran bu dönemde daha dikkatli adımlar atmak durumundayız. Sürecin olası hasarlarını en aza indirmek için yedi başlıkta topladığımız tespit ve önerilerimizi burada bir kez daha paylaşmak istiyorum. Girdi maliyetlerini minimize edecek yollar aramalıyız. Tedarik zincirlerimizi çeşitlendirmeliyiz. Dış şoklara karşı dayanıklılığımızı artırmalıyız. Finansmana erişimi kolaylaştıracak çözümler üzerine daha fazla düşünmeliyiz. Yeni pazar fırsatlarını daha erken tespit edebilecek mekanizmaları güçlendirmeliyiz. Küresel olumsuzluklara karşı yalnızca savunma refleksiyle hareket etmek yerine fırsatları doğru okumalıyız. Gelişmeleri ihracatımız için yeni açılımlar yapabileceğimiz bir sürece dönüştürmeliyiz. Hepinizin yakından bildiği gibi ilk maddede yer alan girdi maliyetleri ile ilgili problem nedeniyle 1,5 yıldır rekabetçilikte zorlanıyoruz. Her platformda dile getirdiğimiz bu sorunun aşılması halinde ihracatta yeni bir ivme yakalayacağımıza ve hedeflerimize daha emin adımlarla ilerleyeceğimize inanıyorum.”
✧ İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, Nisan 2025’te 50,8 olarak gerçekleşti. Mart ayındaki 51,5 değerine göre düşüş kaydedilse de endeks hâlâ 50 eşiğinin üzerinde kalarak ihracat talep koşullarında art arda 16’ncı ayda da iyileşmeye işaret etti, ancak iyileşme son beş ayın en düşük temposuna geriledi. Küresel talep görünümünün yavaşlamasında özellikle Avrupa etkili oldu. Türk imalatçılarının en büyük pazarı Almanya’da üretim, marttaki geçici toparlanmanın ardından yeniden daralırken Birleşik Krallık’ta ekonomik aktivite yaklaşık 18 ay sonra ilk kez geriledi. ABD’de büyüme ivmesi Eylül 2023’ten bu yana en düşük seviyesine inse de üretim genişlemeye devam etti. İspanya ve Hollanda da hız keserken İtalya art arda üçüncü ayda ve yaklaşık bir yılın en yüksek temposunda büyüdü. Fransa, Romanya ve Rusya ise daralma bölgesine geçti. Orta Doğu nisan ayında da Türk ihracatçıları için en parlak bölge olmayı sürdürdü. Suudi Arabistan ihracat pazarları içindeki en hızlı genişlemeyi gösterirken Birleşik Arap Emirlikleri’nde petrol dışı faaliyet güçlü seyrini korudu. Kuveyt’te belirgin toparlanma görülürken Katar’da sınırlı artış kaydedildi, buna karşılık Mısır ve Lübnan’da üretim geriledi. Özetle, Türk imalat sanayi ihracat iklimi ikinci çeyreğin başında iyileşmeyi sürdürmekle birlikte küresel ticaretteki belirsizlikler ve Avrupa merkezli yavaşlama nedeniyle hız kesti. Orta Doğu pazarlarındaki güçlü talep, Avrupa’daki yumuşak seyrin etkilerini şimdilik telafi eder nitelikte görünse de ihracat performansının önümüzdeki aylarda ana pazarların yönüne duyarlı olmaya devam etmesi bekleniyor.
İstihdam
✦ Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı son verilere göre mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı Mart 2025’te 0,3 puan azalarak %7,9’a geriledi ve böylece son 12,5 yılın en düşük seviyesini yineledi. İşsiz sayısı 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bine inerken işsizlik oranı erkeklerde %6,5, kadınlarda %10,6 olarak kaydedildi. İstihdam edilenlerin sayısı aynı dönemde 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bine çıktı, istihdam oranı ise 0,6 puan artışla %49,2’ye yükseldi (erkek %66,9; kadın %31,9). İşgücü Mart’ta 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bine ulaştı ve işgücüne katılma oranı 0,4 puan artışla %53,4’e çıktı (erkek %71,6; kadın %35,7). Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı ise 0,3 puan yükselerek %28,8’e çıktı. İşsizlik oranındaki tarihi düşük seviye olumlu bir sinyal verse de atıl işgücünün hâlâ yüksek seyretmesi, toparlanmanın nitelik açısından kırılgan kalmaya devam ettiğini gösteriyor.
Kapasite Kullanım Oranı ve Reel Kesim Güven Endeksi
✦ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Nisan 2025’te Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) aşağı yönlü bir eğilim sergiledi. Mevsimsellikten arındırılmamış endeks bir önceki aya göre 0,9 puan düşüşle 103,2’ye, mevsimsellikten arındırılmış endeks ise 2,4 puan gerileyerek 100,8’e indi. Endekste aşağı yönlü baskıyı “genel gidişat”, “gelecek üç ay üretim hacmi”, “istihdam” ve “ihracat siparişleri” beklentilerindeki zayıflama oluştururken “mevcut mamul mal stoku”, “mevcut toplam sipariş” ve “sabit sermaye yatırım harcaması” değerlendirmeleri sınırlı da olsa pozitif katkı verdi. Gelecek üç ayda üretim ve iç siparişlerde artış beklentisi zayıflarken ihracat siparişlerinde toparlanma sinyali öne çıktı. 12 aylık ÜFE beklentisi ise 0,3 puan artarak %38,9’a yükseldi.
✦ Kapasite Kullanım Oranı (KKO) da imalat sanayisinde ivme kaybına işaret etti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış KKO nisanda 0,6 puan azalarak %74,6’ya, arındırılmamış KKO ise 0,1 puan düşüşle %74,3’e geriledi. Mal grupları bazında kapasite kullanımı dayanıklı tüketim mallarında 0,4 puan, dayanıksız tüketim mallarında 0,2 puan, ara mallarda 0,4 puan ve yatırım mallarında 0,3 puan geriledi. Sektörel olarak en yüksek doluluk tütün (%83,6), kâğıt (%84,0) ve ağaç ürünleri (%82,8) imalatında korunurken deri (%60,3), basım (%64,3) ve elektronik (%68,1) imalatındaki düşük oranlar dikkat çekti.
BIST Şirketlerinde Kapasite Kullanım Oranları
✦ Öte yandan Borsa İstanbul’da işlem gören 17 sanayi şirketinin 2025 ilk çeyrek sonuçlarına göre derlenen veriler, ortalama kapasite kullanım oranının geçen yılın aynı dönemine kıyasla 7 puan düşerek %69,4’e gerilediğini gösteriyor. Özellikle MRSHL, AKSA, FROTO, SASA ve EREGL gibi büyük üreticilerde görülen çift haneli kayıplar ihracat siparişlerindeki durgunlukla planlı bakım duruşlarının çakışmasının etkisini yansıtırken, otomotiv yan sanayi, tekstil-elyaf ve çelik segmentlerinde açılan kapasite boşlukları da TCMB verilerindeki zayıflamayı teyit ediyor.
Şirket | 2025/3 KKO | 2024/3 KKO |
---|---|---|
FROTO | 71% | 92% |
PETKM | 66% | 58% |
SASA | 58% | 77% |
TUPRS | 83% | 82% |
OTKAR | 43% | 52% |
AKSA | 78% | 100% |
BRISA | 87% | 95% |
VESBE | 62% | 72% |
MRSHL | 82% | 112% |
QUAGR | 58% | 63% |
LILAK | 91% | 93% |
EGPRO | 75% | 77% |
KRDMD | 74% | 73% |
EREGL | 80% | 96% |
HEKTS | 44% | 25% |
NUHCM | 78% | 78% |
KLKIM | 50% | 55% |
Sektörden Açıklamalar
✦ TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, hazır giyim sektörünün 2023’ten bu yana yüksek enflasyon, maliyet artışları ve kur politikaları nedeniyle ciddi daralma yaşadığını belirterek, 2024’ün ilk 4 ayında ihracatın %6 gerilediğini ve sektörün büyük ölçüde sıkıştığını söyledi. Hazır giyimin Türkiye’ye yılda 22,5 milyar dolar net katma değer sağladığını ve yaklaşık %90’ı yerli üretim olan, büyük bir ekosistem barındıran bir sektör olduğunu vurgulayan Fayat, son iki ayda 1.500 iş yerinin kapandığını ve 15 bin kişinin işini kaybettiğini açıkladı. Sektörün özellikle Güneydoğu’da rekabet gücünü kaybettiğine ve yatırımların Mısır’a kaydığına dikkat çeken Fayat, bölgede yeni teşvik mekanizmaları ve istihdam destekleriyle Türkiye’nin kendi “Mısır”ını yaratması gerektiğini belirtti. Amerika pazarında da ihracatın düştüğünü, ancak hâlâ yüksek potansiyel barındırdığını belirten Fayat, Türk hazır giyiminin Amerikan pamuğuna olan yoğun bağı nedeniyle, ABD ile gümrük muafiyetine dayalı özel ticaret düzenlemeleri yapılması gerektiğini savundu. Avrupa’da ise Türkiye’nin ithalat pazarından yalnızca %7-8 pay alabildiğini söyleyen Fayat, bu oranların artırılmasının sektörün yeniden ivme kazanması için kritik olduğunu ifade etti. Sektörün rekabetçiliğini artırmak için markalaşma, düşük maliyetli finansmana erişim ve ihracata yönelik devlet desteklerinin kaçınılmaz hale geldiğini belirten Fayat, mevcut kırılgan yapının sürmesi durumunda sektördeki beşeri sermayenin de kaybedileceği uyarısında bulundu.
✦ Dayanıklı Tüketim ve Beyaz Eşya Perakendeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Abdik, 2025’in ilk çeyreğinde beyaz eşya iç satışlarının geçen yıla göre %15 gerilediğini, bunda hem baz etkisi hem de reel talep daralmasının etkili olduğunu belirtti. Enflasyon, artan faizler ve sınırlı taksit imkanları nedeniyle düşük gelirli tüketicilerin alımlarını ötelediğini vurgulayan Abdik, sektördeki en önemli sorunun taksit sınırlamaları ve yüksek kredi kartı komisyonları olduğunu söyledi. 2024’te beyaz eşyada fiyat artışlarının %38’de kalmasına rağmen sektörün enflasyonla mücadelede önemli rol oynadığını belirten Abdik, firmaların bu farkı kendi sermayeleriyle sübvanse ettiğini ifade etti. Türkiye’nin beyaz eşya üretiminde Avrupa’nın ikinci büyük ülkesi olduğunu hatırlatan Abdik, üretici bayilerin stok tutma ve hızlı teslimatta güçlü olduğunu ancak enerji verimliliği yüksek ürünlere geçişin finansman desteğiyle teşvik edilmesi gerektiğini dile getirdi. Ayrıca sektörde ikinci el piyasasının yaygın olmadığını, sosyal destekli alım kampanyalarının enerji tasarruflu ürünler için genişletilmesi gerektiğini belirten Abdik, tüketicilerin uzun vadeli taksit taleplerinin karşılanması için taksit sayılarının artırılması ve kredi kartı komisyonlarının düşürülmesi gerektiğini vurguladı.
✦ İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, Türkiye’deki binaların yaklaşık %75’inin hâlâ yalıtımsız olduğunu belirtirken, bu durumun ısıtma ve soğutma kaynaklı enerji tüketiminde büyük kayıplara neden olduğunu vurguladı. 1 Nisan 2025 itibarıyla yürürlüğe giren TS 825 revizyonu ile artık binaların yalnızca ısıtma değil, soğutma ihtiyacına göre de tasarlanacağını ve iklim bölgesi sayısının 4’ten 6’ya çıkarıldığını hatırlattı. Yeni yönetmelikle birlikte yalıtım kalınlıklarının artırıldığını, bu sayede enerji verimliliğinde %25’e varan iyileşme sağlanacağını ve 5 yıl içinde ülke genelinde 1,5 milyar dolarlık tasarruf elde edilebileceğini söyledi. Ayrıca 2.000 m² üzerindeki yapılarda yenilenebilir enerji sistemlerinin (örneğin güneş panelleri) zorunlu hale geldiğini ve bu binaların en az B sınıfı enerji kimlik belgesi alması gerektiğini aktardı. Su yalıtımının ise halen yeterince yaygınlaşmadığını, oysa yapı güvenliği açısından hayati öneme sahip olduğunu belirten Eruslu, nitelikli su yalıtımı uygulamalarının yaygınlaştırılmasının kentsel dönüşüm sürecinde bir fırsata dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti.
✦ Denizli Sanayi Odası Başkanı Selim Kasapoğlu, Türkiye’de sanayicilerin son iki yıldır kur, enflasyon ve finansman üçgeninde sıkıştığını belirtti. Üretim maliyetlerinin yükseldiğini, buna karşın döviz kurunun baskılanması nedeniyle ihracatçının fiyat avantajını kaybettiğini vurgulayan Kasapoğlu, bu dengesizliğin giderek derinleştiğini ifade etti. Finansman maliyetlerinin %55–60 seviyelerine çıktığını ve firmaların krediye erişimde büyük zorluk yaşadığını dile getiren Kasapoğlu, sanayicinin sürdürülebilir üretim ve ihracat yapabilmesi için selektif ve düşük maliyetli kredi desteklerinin acilen devreye alınması gerektiğini söyledi. Ayrıca üretim ve tüketim kredilerinin ayrılması gerektiğini belirtti. Sanayiye yönelik destekleyici politikaların ekonomik programa geç eklendiğini savunan Kasapoğlu, istihdam tarafında da tehlike çanlarının çaldığını belirterek imalat sanayinde son iki yılda 200 bin kişilik istihdam kaybı yaşandığını, bu durumun üretim gücü açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu dile getirdi. İhracatçıların pazar kaybetmemek için zararına siparişler almaya başladığını, bunun da uzun vadede sürdürülemeyeceğini sözlerine ekledi.