Sektörel Görünüm - Şubat 2025 Sanayi Bülteni
PMI
✦ İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI üst üste onuncu ay 50 eşik değerin altında kalarak ocak ayında 48,0 olarak gerçekleşti. Faaliyet koşullarındaki bozulma son üç ayın en belirgin seviyesine ulaşırken üretim, yeni siparişler ve istihdamdaki düşüş daha da keskinleşti. Talep ortamındaki durgunluk, yeni sipariş verilerine de yansıdı; hem toplam yeni siparişlerde hem de yeni ihracat siparişlerinde önceki aya kıyasla bir gerileme yaşandı. Bu zayıf seyir, istihdama da yansıdı ve imalatçılar üst üste ikinci ayda da çalışan sayısını azalttı. Aynı zamanda enflasyonist baskılar da güçlenerek ekonomik dengeler üzerindeki etkisini artırdı.
✧ Ankette takip edilen on sektörün onunda da PMI’lar 50’nin altında gerçekleşti. En belirgin daralma, yeni siparişleri ağustos ayından bu yana en sert şekilde yavaşlayan tekstil ürünlerinde kaydedildi. Gıda ürünleri 49,9, makine ve metal ürünler 49,2, kara ve deniz taşıtları ise 48,1 seviyesinde kalarak ekonomik daralmanın görece daha hafif hissedildiği sektörler olurken diğer 7 sektörün tamamında PMI değerleri 48,0'lik manşet PMI'ın altında gerçekleşti.
Sanayi Üretimi
✦ Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, sanayi üretimi aralık ayında yıllık bazda %7,0 arttı. Sanayi üretimi Şubat 2024’te yıllık bazda kaydedilen %11,1’lik artışın ardından en yüksek seviyeye ulaşırken, aylık bazda da %5,0’lık bir büyüme gerçekleşti.
✧ Sanayinin alt sektörlerine bakıldığında, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi %1,8, imalat sanayi sektörü endeksi %6,8 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %11,4 artış gösterdi.
✧ Üretilen mal çeşitlerinde ise ara malı üretiminde bir önceki yılın aynı ayına göre %0,4, sermaye malı üretiminde %20, dayanıklı tüketim malı üretiminde %1,1’lik büyüme kaydedilirken dayanıksız tüketim malı üretimi %0,3 geriledi.
İhracat
✦ Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’nin ocak ayındaki toplam ihracatı geçtiğimiz seneye kıyasla %5,8 artarak 21.164 milyon dolar oldu. Toplam ihracat büyüklüğünde 2024 Aralık ayına göre ise %9,80’lik düşüş gerçekleşti.
✧ Alt sektörleri incelediğimizde bitkisel ve hayvansal ürün ihracatının yıllık bazda sırasıyla %0,5 ve %20,2 gerilediğini görüyoruz. Tarıma dayalı işlenmiş ürün ihracatı toplam %3,5 büyürken bunun alt kalemlerinden tekstil ve hammadde ihracatında %5,4’lük, deri ve deri mamulleri ihracatında %5,2’lik yükseliş gerçekleşti. Kimyevi madde ve mamul ihracatı ise %7,6 artış kaydetti. Sanayi mamullerinde de toplam ihracata katkısı %1’in üzerinde olup yıllık ihracatını en çok artıran sektör %148,5 ile mücevherat olurken yıllık ihracatında en büyük düşüşü yaşayan sektör %3,8’lik azalmayla makine ve aksamları oldu.
✧ Ocak ayındaki ihracat verilerini değerlendiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe şu ifadeleri kullandı: “280 milyar dolar ihracat hedefiyle başladığımız 2025'in ilk ayını geride bıraktık. Ocak ayında ihracatımızı %5,8 artırarak 21,2 milyar dolara çıkarmayı başardık. Böylece bu zamana kadarki en yüksek ocak ayı ihracatına imza atmış olduk. Ocak ayında bin 90 firmamız ilk kez ihracat yaptı. Bin 90, son yılların en düşük sayısı. Rekabetçiliğimizin zayıflamasına bağlı olarak ihracata ilginin azaldığını görüyoruz. Bu durumu ihracatımızın geleceği açısından büyük bir risk olarak değerlendiriyoruz. Oysa bizim 280 milyar dolarlık hedefimize ulaşabilmemiz için ihracatımızı %7 artırmamız gerekiyor. Mevcut potansiyelimizle daha fazlasını da yapabiliriz. Ama öncelikle geçen yıl rekabetçiliğimize zarar veren tabloyu zaman kaybetmeden değiştirmeliyiz. Yani enflasyonla kur arasındaki dengeyi kurmalıyız.”
✧ İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye İhracat İklimi Endeksi, Aralık 2024'teki 50,9 seviyesinden Ocak 2025’te 51,2’ye yükselerek dış talep koşullarında üt üste 13. ayda da iyileşme yaşandığını gösterdi. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı Almanya’da üretim, yedi aylık düşüş döneminin ardından yatay seyrederken, Birleşik Krallık ve ABD’de ekonomik aktivite genişleme gösterdi. Orta Doğu bölgesinde ise büyük bir canlanma yaşandı. Suudi Arabistan son bir buçuk yılın en hızlı genişlemesini kaydederken, BAE ve Hindistan’da da üretim güçlü artış gösterdi. Türkiye’nin en büyük 10 ihracat pazarı arasında, İspanya ve Rusya da üretim artışının en belirgin görüldüğü ülkeler oldu. Ancak, Avrupa’nın bazı büyük pazarlarındaki zayıflama genel görünümü sınırladı. İtalya, Fransa, Hollanda ve Romanya’da üretim gerilemeye devam etti. Romanya’da görülen daralma, ülkenin 19 aylık anket geçmişindeki en hızlı düşüş olarak kaydedildi. Ekonomik aktivitenin en belirgin zayıflama gösterdiği ülke ise Güney Afrika oldu, burada son üç buçuk yılın en sert daralması yaşandı.
Sektör | Ocak İhracatı (bin USD) | Yıllık Değişim (%) |
---|---|---|
Otomotiv | 2.999.898 | 8 |
Kimyevi Maddeler ve Mamulleri | 2.548.164 | 7,6 |
Hazır Giyim ve Konfeksiyon | 1.413.220 | -0,3 |
Çelik | 1.251.740 | 12,4 |
Elektrik ve Elektronik | 1.224.867 | 1,4 |
Mücevher | 1.163.994 | 148,5 |
Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri | 1.030.716 | 2 |
Demir ve Demir Dışı Metaller | 1.011.427 | 7,8 |
Tekstil ve Hammaddeleri | 827.111 | 5,4 |
Makine ve Aksamları | 791.919 | -3,8 |
İstihdam
✦ Türkiye’de mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı Aralık 2024 itibarıyla %8,5 seviyesine geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, işsiz sayısı bir önceki aya göre 39 bin kişi azalarak 3 milyon 26 bin oldu. İşsizlik oranı erkeklerde %6,9, kadınlarda ise %11,4 olarak tahmin edildi. İstihdam edilenlerin sayısı 54 bin kişi azalarak 32 milyon 718 bine, istihdam oranı ise %49,5’e düştü. İşgücüne katılma oranı %54,1 seviyesinde gerçekleşirken, genç işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,5 puan artarak %16,3’e yükseldi. Genç işsizlik, erkeklerde %13,1, kadınlarda ise %22,1 seviyesinde hesaplandı. İşgücü piyasasındaki uzun dönemdir en büyük problemlerden biri olan atıl işgücü oranı ise Aralık 2024’te %28,2 seviyesinde sabit kaldı.
Kapasite Kullanım Oranı ve Reel Kesim Güven Endeksi
✦ Reel Kesim Güven Endeksi aralık ayındaki zayıf görünümün ardından ocak ayında toparlama kaydetti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, mevsimsellikten arındırılmamış Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya kıyasla 1,8 puan artarak 100,9 seviyesine yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi 102,6 puan ile bir önceki aya göre 0,1 puan azaldı. Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde; sabit sermaye yatırım harcaması, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, mevcut mamul mal stoku, mevcut toplam sipariş miktarı ve gelecek üç aydaki üretim hacmine ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki toplam istihdam ve genel gidişata ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkiledi.
✦ Kapasite Kullanım Oranı’nda ise aralık ayındaki durağan görünümün ardından ocak ayında negatif bir gidişat söz konusu. Mevsim etkilerinden arındırılmış KKO, bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak %74,8 seviyesinde gerçekleşti.
MÜSİAD Sektör Kurulları Raporları 2025
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), kendi çatısı altında faaliyetlerini sürdüren sektörlere dair çıkardığı yıllık raporları 11 Şubat 2025 tarihinde basın lansmanıyla tanıttı. Toplam 17 sektör için hazırlanan bu çalışmada, her sektörün güçlü ve zayıf yönleri, karşılaşılan fırsatlar ve riskler, pazar dinamikleri ve gelecekteki olası gelişmeler ele alındı. Biz de bu raporlardan yola çıkarak 11 farklı sektör için öne çıkan başlıkları derledik.
Gıda Perakendeciliği
✦ Türkiye’de gıda perakendeciliği, büyüklüğü 300 milyar TL’yi aşan ve istihdam açısından kritik bir sektör konumunda. Organize perakendenin payı hızla artarken, büyük zincir marketlerin yayılması küçük işletmeler için rekabeti zorlaştırıyor. Sektördeki başlıca sorunlar arasında tarım ürünlerindeki fiyat dalgalanmaları, lojistik maliyetlerinin yükselmesi ve sık değişen regülasyonların sektör oyuncuları için yarattığı belirsizlik bulunuyor. Öte yandan enflasyon ve döviz kuru dalgalanmaları maliyetleri artırırken, global markaların pazara girişi de yerel oyuncuları zorlamakta. Diğer taraftan online satış kanallarının gelişmesi, Türkiye’nin tarımsal çeşitliliğinin ihracatta sunduğu fırsatlar ve lojistik avantajları sektörde büyümeyi destekleyen faktörler arasında yer alıyor. Dijital dönüşüm ve e-ticarete yönelik yatırımların artması, organize perakendeciliğin güçlenmesi ve ihracat kapasitesinin artırılması, sektörün gelecekteki öncelikli stratejik hedefleri arasında gösteriliyor. 2030’a kadar organize perakendeciliğin 2-3 kat büyümesi ve gıda ihracatının yıllık %10-15 oranında artması beklenmekte.
Mobilya
✦ Türkiye’de mobilya sektörü, imalat sanayinde sahip olduğu %4-6’lık pay ve 300 bin kişiye ulaşan istihdam kapasitesiyle ülke ekonomisine önemli katkı sağlamakta. Küçük ölçekli firmaların baskın olduğu sektörde, son yıllarda orta ölçekli işletmelerin yaygınlaştığı gözlemleniyor. 2023 yılında 5,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, 2024 itibarıyla dünyanın en büyük altı ihracatçısından biri konumuna yükseldi. Sektörde en büyük riskler, finansal sürdürülebilirlik eksikliği, tedarik zincirindeki kırılganlıklar ve kalifiye eleman yetersizliği olarak öne çıkıyor. Öte yandan, uluslararası pazarlara açılma, Avrupa ve Orta Doğu’daki ticaret hacminin büyümesi ve sürdürülebilir mobilya üretimine yönelik küresel talebin artması, sektör için önemli fırsatlar sunmakta. Türkiye’nin mobilya ihracatında kilogram başına kazancını artırmak için tasarım, inovasyon ve markalaşmaya yatırım yapılması kritik görülüyor. Sektörün uzun vadeli gelişimi için finansal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, yeşil üretim teşviklerinin yaygınlaştırılması ve lojistik destek yapılarının kurulması öncelikli stratejik hedefler arasında yer almakta.
Makine
✦ Türkiye makine sektörü, 80 milyar dolarlık pazar hacmi, 28 milyar dolarlık ihracatı, imalat sanayindeki %12,7’lik payı ve 56 binin üzerinde işletmesiyle ülke sanayisinin lokomotif sektörlerinden biri. Ancak, sektör 44 milyar dolarlık ithalatla yüksek dış ticaret açığı vermekte ve özellikle Çin’den yapılan teknolojik ara mal ithalatına bağımlılık, tedarik zincirinde kırılganlık yaratmakta. Avrupa pazarına olan yüksek bağımlılık, ABD’nin Çin’e yönelik korumacı politikaları ve jeopolitik gelişmeler sektör için riskler oluştururken, ABD pazarındaki olası güçlenme ve Suriye’nin yeniden inşa sürecinde aktif rol alma gibi fırsatlar sektör için ön plana çıkan olumlu potansiyelleri oluştuyor. Teknolojik dönüşüm, sürdürülebilir üretim, markalaşma ve standardizasyon, sektörün uzun vadeli gelişimi için kritik öneme sahip. Türk makine sektörünün küresel pazarda rekabetçiliğini artırması için kalite standartlarını güçlendirmesi, yeni pazarlara açılma stratejilerini hızlandırması ve finansal sürdürülebilirliği destekleyen mekanizmalar oluşturması gerekmekte.
Otomotiv
✦ 2023 yılında 1,47 milyon motorlu taşıt üretimi gerçekleştiren Türkiye küresel otomotiv üretiminde %1,57’lik bir paya sahip. Avrupa’ya yönelik ticari ve binek araç üretiminde güçlü bir konuma sahip olan sektör, toplam üretimin %75’ini ihraç etmekte ve Türkiye’yi dünyanın en büyük 12. araç üreticisi yapmakta. 2022 yılı itibarıyla 31 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen otomotiv ihracatının, 2028 yılına kadar 57,8 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. Elektrikli araç ve batarya teknolojileri gibi yenilikçi alanlarda liderlik, küresel rekabet gücünü artırmak için kritik bir unsur olarak öne çıkarken, küresel çip kıtlığı, üretim maliyetlerindeki artış ve Çin ile Güney Kore gibi üretici ülkelerin kapasite genişletme hamleleri sektör için başlıca risk unsurlarını oluşturuyor. Globaldeki trendlere ayak uydurabilmek adına sektörün elektrikli araç üretim kapasitesini artırması ve Ar-Ge yatırımlarını hızlandırması gerekiyor. Bu kapsamda TÜBİTAK, KOSGEB ve Ticaret Bakanlığı destekleri genişletilerek yerli üretimin teşvik edilmesi, küresel üreticilerle ortak projeler geliştirilmesi ve sektörün inovasyon kapasitesinin artırılması önemli konular arasında bulunuyor.
Sağlık
✦ Küresel tıbbi cihaz pazarı; yaşlanan nüfus ve ileri teknolojilerin yaygınlaşmasıyla hızla büyüyerek 2024 itibarıyla 513,5 milyar dolara ulaştı. Türkiye, sağlık turizmi ve ilaç sektöründe önemli bir potansiyele sahip olsa da tıbbi cihaz üretiminde yüksek teknoloji içeriği sınırlı olup büyük ölçüde ithalata bağımlı. 2023 yılı itibarıyla Türkiye ilaç pazarı 211 milyar TL’ye ulaşırken ithal ilaçlar pazarın %77’sini oluşturuyor. Döviz kuru dalgalanmaları, geri ödeme sistemi üzerindeki baskılar ve yüksek enflasyon, sektörde maliyetleri artıran başlıca risk faktörleri arasında. Öte yandan, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında küresel ölçekte rekabet gücü artmakta olup estetik cerrahi, diş tedavisi ve organ nakli gibi alanlarda uluslararası hasta sayısı her yıl yükselmekte. Gelişim sağlanabilecek konular arasında yerli üretimi teşvik eden politikalar geliştirilmesi, ilaç ve tıbbi cihaz alanında Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve yerli üreticilerin küresel rekabette öne çıkmasının sağlanması gibi konular yer alıyor.
Tekstil
✦ 2023 yılı itibarıyla 32 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek ülkenin toplam ihracatının %12’sini oluşturan tekstil, deri ve hazır giyim sektörleri toplamda 1 milyon kişiye istihdam sağlamakta. Avrupa Birliği, Türkiye’nin en büyük pazarı konumundayken sektör özellikle kısa teslim süreleri ve kaliteli üretimiyle rekabet avantajı sunuyor. Ancak enerji ve hammadde maliyetlerindeki artış, küçük ve orta ölçekli işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerine adapte olamaması ve Türk tekstil sektörünün çoğunlukla fason üretimle anılması, sektörde katma değer yaratmayı zorlaştıran başlıca sorunlar arasında. Çin, Bangladeş ve Vietnam gibi düşük maliyetli üretim yapan ülkelerle rekabet, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum zorlukları ve küresel ekonomik dalgalanmalar sektör için risk oluşturuyor. Öte yandan, akıllı tekstiller, teknik tekstiller ve sürdürülebilir üretim alanlarında gelişim potansiyeli ile Avrupa pazarında daha üst sıralara yükselme fırsatları bulunuyor. 2028 yılına kadar ihracatın 50 milyar dolara çıkarılması hedeflenirken, sektörde yeşil finansman modellerinin yaygınlaştırılması ve küresel ölçekte tanınan Türk tekstil markalarının yaratılması kritik öneme sahip.
Savunma
✦ Türkiye'nin savunma sanayisinde yerlileşme hamlesi, kritik teknolojilerde dışa bağımlılığı azaltma çabaları ve sektördeki ekonomik gelişmeler raporun ana başlıklarını oluşturuyor. Türkiye, savunma sanayisinde yerli üretim oranını artırırken motor sistemleri, yarı iletkenler, optik teknolojiler ve ileri mühendislik gerektiren bazı bileşenlerde hala dışa bağımlı. Özellikle füze ve mühimmat sistemleri, silah teknolojileri, hava savunma çözümleri ve insansız hava araçlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, kritik bileşenlerin yerli üretimi konusunda eksiklikler devam ediyor. Kara, deniz ve hava araçlarının geliştirilmesinde güç aktarma sistemleri, elektronik sistemler ve entegre güvenlik çözümleri en fazla yatırım yapılan alanlar arasında yer alıyor. Türkiye’nin savunma sanayi ihracatı yükselirken, yüksek teknolojiye dayalı bileşenlerde ithalat bağımlılığı sürüyor. Gelecekte sektörde yapay zeka destekli otonom sistemler, kuantum teknolojileri, ileri malzemeler ve dijitalleşme daha fazla öne çıkacak. Savunma sanayinin gelişimi sadece askeri alanda değil, ekonomik ve teknolojik dönüşüm açısından da kritik bir rol oynayacak. Türkiye, savunma sanayisinde küresel bir güç olma yolunda ilerlerken, yüksek teknolojiye dayalı bağımsız üretim altyapısını geliştirmek zorunda.
İnşaat
✦ Raporda inşaat maliyetlerinin arttığı ve finansmana erişimde ciddi sıkıntılar yaşandığı vurgulanıyor. Rapor, mevcut problemleri yüksek enflasyon, finansman maliyetlerinin aşırı yükselmesi, arsa arzının sınırlılığı ve inşaat sektöründeki daralma olarak sıralıyor. Özellikle büyük şehirlerde kira fiyatlarının aşırı yükselmesi nedeniyle orta gelir grubu bile barınma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Raporda küresel örnekler incelenerek, farklı ülkelerde uygulanan konut erişilebilirliği politikalarına değiniliyor. Almanya, Singapur, Çin ve Brezilya gibi ülkelerde devlet destekli sosyal konut projeleri, düşük faizli krediler ve alternatif finansman modelleri ile konut piyasasında denge sağlanmaya çalışılıyor. Türkiye için ise alternatif finansman modelleri, kamu-özel sektör iş birlikleri ve toplu konut projelerinin artırılması gibi öneriler ön plana çıkıyor. Banka kredilerine bağımlı bir finansman modelinin sürdürülemez olduğu belirtilerek, paylaşım ekonomisine dayalı, faizsiz konut finansman modellerinin önemi vurgulanıyor. Sektördeki krizlerin aşılması için uzun vadeli, istikrarlı bir konut politikası oluşturulması gerektiği ifade ediliyor.
Kimya-Metal
✦ Türkiye’nin kimya, metal ve maden sektörü, doğal taşlardan enerji hammaddelerine, nadir toprak elementlerinden kıymetli metallere kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. Sektör, doğalgaz ve petrol hariç tutulduğunda GSYH’nin %1,3’üne tekabül etmekte olup tüm alt sektörler dahil edildiğinde yıllık 200 milyar dolarlık bir hacme ulaşma potansiyeline sahip. Türkiye’nin madencilikte dışa bağımlılığını azaltması için arama ve keşif yatırımlarının artırılması, cevher zenginleştirme süreçlerinin geliştirilmesi ve ağır sanayiyle entegrasyonun sağlanması kritik önem taşıyor. Mevcut durumda madencilik izin süreçlerinin uzun sürmesi, teknik donanımlı insan kaynağının yetersizliği ve yatırımcılar için bilgi eksikliği sektördeki temel sorunlar arasında yer almakta. Ruhsat süreçlerinin tek merkezden yönetilmesi, ÇED süreçlerinin hızlandırılması, finansman desteği sağlanması ve yeni bir Madencilik Bakanlığı kurulması sektörde büyümeyi destekleyebilecek hamleler arasında yer alıyor.
Turizm
✦ Türkiye, 2024 yılında 62,3 milyonluk ziyaretçiyle 61,1 milyar dolar turizm geliri elde edip kişi başı gecelik gelirde 982 dolarlık rekor seviyeye ulaştı. Akdeniz çanağında İspanya ve İtalya ile birlikte en çok turist çeken ülkelerden biri olan Türkiye, uluslararası turizm yatırımları açısından dünyada dördüncü sırada, İstanbul ise bu alanda dünya genelinde üçüncü sırada yer alıyor. Sektörün temel hedeflerinden biri, turizmin yıl boyunca sürdürülebilir hale getirilmesi ve doğa, sağlık, gastronomi turizmi gibi alternatif alanlarla çeşitlendirilmesi. Özellikle sağlık turizminde estetik cerrahi, diş tedavisi ve saç ekimi gibi alanlarda Türkiye’nin liderliği pekişmekte. Ancak, turizm gelirlerinin büyük ölçüde yaz aylarına yoğunlaşması, rekabetin Yunanistan ve Mısır gibi rakip destinasyonlar lehine fiyat avantajı sağlaması ve mevzuat eksiklikleri sektörün önündeki temel sorunlar arasında yer alıyor. Türkiye’nin küresel turizmde rekabet gücünü artırmak için dijital rezervasyon sistemleri ve veri analitiğiyle turist deneyimlerini iyileştirmesi, ekoturizm ve çevre dostu projeleri teşvik ederek doğal ve kültürel mirasını koruması, kritik önem taşıyan konular arasında. Ayrıca, Yunanistan ve diğer Akdeniz ülkeleriyle ortak kruvaziyer turları düzenleyerek turizm gelirlerini artırmak, sektörün uzun vadeli büyüme stratejileri arasında yer almakta.
Lojistik
✦ Türkiye, 2024 itibarıyla 100 milyar doları aşan ekonomik hacmi ve GSYH içindeki %12’lik payıyla bölgesel lojistik liderlerinden biri konumunda. Sektör, taşımacılık, depolama, kargo ve lojistik teknolojileri yatırımlarıyla büyümeye devam ederken 1,2 milyon kişiye doğrudan ve dolaylı istihdam sağlıyor. Küresel lojistik pazarında %1,5 ila %2 arasında bir paya sahip olan Türkiye, Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi’nde 38. sırada yer almakta. Türkiye’nin özellikle Orta Koridor üzerindeki stratejik konumu, Asya-Avrupa ticaretinde kritik bir geçiş noktası olmasını sağlıyor. AB Yeşil Mutabakatı doğrultusunda 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının %20 azaltılması ve demiryolu taşımacılığının toplam taşımacılık içindeki payının %5’ten %15’e çıkarılması planlanıyor. Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nin sunduğu fırsatlar, Türkiye’nin büyüyen e-ticaret sektörüyle entegre lojistik çözümler geliştirme potansiyeli ve yeni serbest ticaret anlaşmaları, sektörün gelişimi için önemli avantajlar sunmakta. Türkiye’nin lojistik altyapısını güçlendirme doğrultusunda liman kapasitelerinin artırılması, demiryolu ağlarının genişletilmesi, lojistik köy projelerinin hızlandırılması ve süreçlerin dijitalleşmesi kritik öneme sahip.