Kriptoda Dün, Bugün ve Yarın: Kimler Ayakta Kalacak?
Kripto dünyası bir kez daha dönüm noktasında. Hype rüzgarları yavaşlarken, regülasyonlar netleşiyor, kurumsallar sahneye çıkıyor ve sadece gerçek değer üreten protokoller ayakta kalıyor. Dün her şey farklıydı, bugün tablo değişiyor — peki yarın kimler hayatta kalacak?


Kriptoda Dün, Bugün ve Yarın: Kimler Ayakta Kalacak?
Son günlerde global piyasalarda kripto için olumlu haberlerin ardı arkası kesilmiyor. İran-İsrail gibi çeşitli gerginliklerin masada olması riskli varlıklara olan ilgiyi frenlese de genel endüstri içerisinde emin adımların atıldığını görüyoruz. Tüm bunlar ise 21.yy’ın önemli başlıklarından birisi olan DeFi’nin eskisinden çok daha güçlü şekilde ilerleyeceğine işaret ediyor. Bu noktada, kriptonun doğasına alışkın olanların genellikle yalnızca “hype” ile takip ettiği protokoller yerini değiştiriyor; artık gerçek getiri üretenlerin öne çıktığı ve kök saldığı bir döneme giriyoruz. Neden mi? Gelin en iyisi son dönemde oluşan gelişmeleri özetleyip neden getiri üreten ve bu geliri dağıtan protokoller çağına geçiyoruz, açıklayalım.
Kriptoda Sıcak Rüzgarlar
Aslında burada biraz kasedi başa sarıp nereden nereye geldik anlamak çok değerli. Bu noktada tabiki Amerika’nın SPK’sı SEC’in eski başkanı Garry Gensler’ın bundan 1 yıl önceki kripto konusundaki duruşunu hatırlamakta fayda var. Kripto piyasasını “Vahşi Batı” olarak tanımlamıştı.
Geçtiğimiz haftalarda ise mevcut SEC Başkanı Paul Atkins “DeFi ve Amerikan Ruhu” kavramlarını geçirdiği bir konuşma yaptı.
Tüm bunlar aslında kısa süre içerisinde nasıl Amerika’da işlerin 180 derece değiştiğini gösteriyor. Burada tabiki daha derinlemesine konuşacak olursak Trump’ın Amerika başkanı olarak seçilmesinden sonra sayabileceğimiz kripto için birçok olumlu gelişme var; örneğin Gensler döneminde Kraken, Gemini, Uniswap Labs gibi şirketlere açılan soruşturmaların düşürülmesini bunlara örnek verebiliriz.
Bu noktada Trump’ın bu kadar kripto dostu olmasının temel sebeplerinden gösterilebilecek bir konuya da paragraf açmak istiyorum. Amerika’nın ciddi bir borcu var tam rakamı verecek olursa an itibariyle: $36,219,172,461,893 yani 36.2 trilyon dolar. Kısacası her bir Amerikan vatandaşı başına $106.000 seviyesinde bir borçları var. Bu borçlar nasıl dönüyor peki? Amerikan tahvilleri. Peki Amerika’nın bu borçlarına karşılık sattığı tahvillere karşı istek aynı şekilde seyrediyor mu? Kısa cevap hayır.

Amerika Tahvillerinin Dağılımı, siyah ile gösterilen çizgi Yabancıların Eline bulunan tahvil oranı
Aslında yukarıdaki grafikte de görebileceğiniz gibi Amerika hazine tahvillerindeki yabancı ilgisi 2007’den günümüze genel düşüş yönünde. Bu kısımda çok daha fazla detaylandırma yapılabilir ancak biz burada kısa kesip bizi ilgilendiren kısma yani kriptoya dönelim. Son zamanlarda stablecoinler Hazine tahvilleri için ciddi alıcılara dönüştüler. Şu an Tether, Almanya, İspanya ve Avusturalya’dan daha fazla tahvile sahip.
Tether ve Circle şu an total $217 Milyar dolarlık stablecoin basmış durumdalar ve bunlara karşılık olarak da ellerinde teminat tutuyorlar. Bu teminatları çeşitli ürünlerde tutuyor olsalar da ağırlıklı olarak Amerika Hazine Tahvillerini tercih ediyorlar. Örneğin Tether’in rezervlerinden ilerleyecek olursak aşağıdaki görselde de görebileceğiniz gibi %81.49’u Nakit, Nakit Benzerleri ve Diğer Kısa Vadeli Mevduatlar’da görülüyor.

Tether'in Rezerv Dağılımı
Bu kategorinin de %81’i Amerika Hazine Tahvillerinde. Ayrıca Tether’in bastığı stable coin sayısı arttıkça ki adaptasyon arttıkça daha fazla stablecoin basılıyor bu da hazine tahvillerine daha fazla para girişi demek. Bu da akıllara Hazine Bakanı Besset’in açıklamalarını getiriyor “Kripto dolar için bir tehdit değil. Aksine, stablecoin'ler doların üstünlüğünü pekiştirebilir.”
Bu noktada neden Amerika’nın stablecoinlerin benimsemek konusunda bu kadar istekli olduklarını umarım anlatabilmişizdir. Tam da bu noktada 17 Haziran itibariyle senatodan geçen GENIUS(Guiding and Establishing National Innovation for U.S. Stablecoins) yasası yani Türkçesiyle: “ABD Stabilcoin’leri için Ulusal Yenilikleri Yönlendirme ve İnşa yasası. %68 gibi ciddi bir oranla kabul edilen yasa şimdi Trump’ın masasına gidecek ve çok yakında yürürlüğe girmiş olacak. Birçok şirket kriptoyu sistemlerine entegre etmek istese de bu konuda regülasyonlardaki boşluk yüzünden yerinden kımıldayamıyordu. Hatta Coinbase'in “2025 Kripto Raporu”na göre Forbes 500 şirket yöneticilerinin %67’si kripto entegrasyonlarını regülasyonlardaki boşluk yüzünden kullanamadıklarını belirtmişti. Yakında bu konuda birçok problem ortadan kalkmış olacak diyebiliriz.
Ayrıca bu konuda piyasanın ne kadar iştahlı olduğunu sanırım Circle’ın yakın zamanda $31 dolardan yapılan halka arzı sonrası şu an fiyatın $240’ın seviyelerine gelmesi desek yeridir. Çünkü CRCL bu fiyatlamayla birlikte 57Milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaşıyor ancak getiri dinamiği bunun için çok da iyi değil geçtiğimiz yıl $1.89 Milyar dolar getiri üreten ekip bunun birçoğunu çeşitli iş birliğinde olduğu şirketlere ödemişti.
Büyük Oyuncular-Düzen-Denge
Kripto uzun bir süre genel olarak bireysel yatırımcıların elindeydi ancak son yıllarda yavaş yavaş bu değişmeye başladı özellikle Michael Saylor’un Strategy'si (önceden MicroStrategy) gibi şirketler daha önce kriptoyla etkileşimi olmayanları kriptoya entegre etti. Çeşitli şirketlerin hazinelerine, kurumsal yatırımcıların portföylerine ve fonların içerisine Bitcoin, Ethereum gibi varlıkların girmeye başladığını gördük.

Stratejik rezerv olarak Ethereum tutan şirket ve organizasyonlar
Geçtiğimiz sene gelen Bitcoin ETF’leri işleri ayrı bir seviyeye taşıdı hatta geçtiğimiz günlerde BlackRock'un iShares Bitcoin Trust'u (IBIT) - piyasadaki en büyük Bitcoin ETF’i olarak- toplam 70 milyar dolarlık varlığı en hızlı şekilde toplayan ETF olarak bir rekor kırdı.

Spot Bitcoin ETF'leri Kümülatif Hacim Grafiği
Ayrıca sonrasında gelen Ethereum ETF’lerine de ilginin büyük olduğunu söylesek yalan olmaz. Haziran ayı başından beri totalde $500 milyondan fazla giriş gördük.

Spot Ethereum ETF'leri Net Giriş Grafiği
Bunlarla birlikte geçtiğimiz hafta Avrupa devi BBVA varlıklı kategorisinde konumlandırdıkları müşterilerine %3-7 arasında portföylerinde kripto ağırlı olarak da Bitcoin bulundurmaları tavsiyesinde bulundu. Bunun gibi haberlerin sayını artırabiliriz ancak burada gelmek istediğimiz nokta tüm bu gelen büyük oyuncular, artan likidite, regülasyonlar kripto piyasalarının çok daha olgunlaşmasını sağlıyor. Evet kriptonun trenchess dediğimiz ücra noktalarında birçok farklı deneye imza atılabilir ve atılacaktır da ancak bunlar bir çizginin iki uç noktası.
Kriptoda Göz Ardı Edilen Bir Gerçek: Gelir
Geleneksel girişimcilikte başarı ölçütü nettir: düzenli gelir yaratmak. Şirketler aylık ve yıllık tekrar eden gelirlerini (MRR & ARR) büyütmeye, bu sayede değerlemelerini sağlam temellere oturtmaya ve uzun ömürlü bir yapı kurmaya çalışır. Kriptoda ise işler genellikle farklı ilerler: Önce yatırım toplanır, sonra beklenti yükseltilir, ardından bir token çıkarılır(çoğu zaman net bir kullanım amacı olmadan). Kullanımı teşvik etmek için büyük ödüller verilir ancak bu teşviklerin çoğu yapay olur. En sonunda ise, proje yarattığı hype’ı ne kadar sürdürebilirse o kadar şanslı sayılır.
Bu sistem, kullanıcıların projeleri sadece kısa vadeli kazanç araçları olarak görmesine yol açtı. Birçok kişi projeye birkaç ay “GM” yazmaktan ileriye gitmiyor. Geride ise projeye hiçbir değer katmayan, yalnızca maliyet oluşturan bir kullanıcı kitlesi kalıyor. Asıl sorun şu: Kripto projelerinin odağı, gerçekten kullanılan bir ürün ortaya koymak ya da gelir üretmek değil. Genellikle amaç; yatırım bulmak ve ürünü piyasaya sürmek. Ürünün işe yarayıp yaramadığı ise sonradan düşünülüyor(?).
Bu modelin "başarı" olarak algılanması yanıltıcı. Çünkü sistemin temeli; mevsimsel hype'lara, boğa piyasalarına ve kullanıcıların dikkatinin çok çabuk dağılmasına dayanıyor. İlk ilgi kaybolduğunda, pek çok proje yeni bir şey sunmadığı için kullanıcılar da kalmıyor. Kriptodaki düşük geçiş maliyeti (başka bir projeye geçmenin çok kolay olması) ve döngüsel volatilite bu durumu daha da kırılgan hale getiriyor. Sektör olarak gerçekten gelişmek ve başarılı olmak istiyorsak, projelerin gelir üretimini hype’tan bağımsız, uzun vadeli bir stratejik öncelik haline getirmesi gerekiyor. Bu sayede projeler gerçek talebi ve kullanıcı bağlılığını ölçebilir, nakit akışı yaratabilir ve uzun ömürlü olabilir.
Son veriler de bu ihtiyacı destekliyor: Piyasaya çıkan token sayısı artarken, her bir token için yaratılan likidite miktarı azalıyor. Yani, rekabet artıyor ama eldeki kaynaklar büyümüyor.

Kripto Para Başına Düşen Stablecoin Miktarı, Kaynak: https://www.decentralised.co/p/when-tokens-burn
Bu da bize şunu söylüyor: Kullanıcılardan sürdürülebilir değer yaratmak zorlaşıyor. Ve bu, sermayeye erişimin azaldığı bir dönemde projelerin işini daha da zorlaştırıyor.
Yukarda detaylıca altını çizdiğimiz gibi kripto projeleri genellikle hype’a dayalı ürünler inşa ediyor, sağlam temellere değil. Oysa piyasa döngülerine direnebilecek tek şey: kullanıcı için gerçek değer üretimi ve protokol için gelir üretimi. Bu yüzden gelir, önümüzdeki dönem için projelerin ayakta kalıp kalamayacağını gösteren en net gösterge olacak diyebiliriz. Spekülasyonla ayakta duranlar, azalan likiditeyle yok olacak. Ayakta kalacaklar ise şunları başarabilenler olacak:
- Kullanım için ücret alabilenler
- Kullanıcıları elde tutacak yapılar kuranlar
- Token fiyatı değil, gelir ve kullanıcı metriklerini izleyenler
- Gerçek gelirle yapılan token geri alım mekanizmaları uygulayanlar
Ayakları yere sağlam basanların zamanı
Bu noktada kafanızdaki belki peki ya bu “gerçekten gelir üreten projeler hangileri?” gibi bir soru gelmiş olabilir. Bu noktada akla hemen Uniswap ve Aave gelmiş olabilir. Bunlara EVM tarafında bakabileceğimiz bir site: https://cryptofees.info/

Son 10 günde en çok fee geliri üreten 10 proje tabi burada Crypto Fees‘in birçok uygulamayı dışarda bıraktığını akılda tutmakta fayda var.
Bu noktada bunlara bakmak için en mantıklı hareketlerde birisi MegaETH'in kurucu ortaklarından Bread'in yaptığı gibi defiLlama verilerini kullanarak aşağıdaki gibi bir tablo hazırlamak olabilir.

Bu analizi kendiniz yapabilmeniz için:
- Protokollerin 30 günlük gelirini yıllıklandırmak
- Total piyasa değerine göre bunu oranlamak
- Ayrıca FDV’yi de yine göz önünde bulundurup ona göre de değerlendirmek
Şimdiye kadar hikaye farklıydı
Size yazının başında SEC’in nasıl 180 derece bakış açısını değiştirdiğini gösterdik bu protokollerin özellikle de Amerika based olanların direkt tokenomilerinde güncellemeye götüren bir duruma da yol açabilir. Çoğu yasalardan da ekstra kaçmak için birçok hareketten kaçınıyordu ancak şimdi geri alım gibi mekanizmaları tokenlerine entegre edebilirler. Çünkü her ne kadar yukarıda çeşitli getiri üreten defi protokollerini görmüş olsak da çoğunda gelirin tokene sağladığı bir değer üretimi söz konusu değil. Bunun olabilmesi için getirinin bir şekilde tokene yarayan bir mekanizmada olması lazım. Nasıl mı?
Örneğin bu noktada Hyperlquid’in HYPE’ını örnek verebiliriz. Protokolün elde ettiği gelirlerin %97’si token geri alımına gidiyor bu da protokol kullandıkça yani getiri oluşturdukça token üzerinde ciddi bir baskı oluşturup fiyatı yukarı yönlü destekliyor.

Ancak bu kısımda da belirttiğimiz gibi yasaların işleri kolaylaştırması protokolleri de değişikliklere götürme konusunda çok daha rahatlatacak ve değişim çoktan başladı. Örneğin Aave yeni Aavenomics olarak adlandırdığı mekanizmayı Mart itibariyle çalıştırmaya başladı ve bununla birlikte gelirden haftalık $1M geri alım yapabilme hedefi koydular. Tabiki henüz gelenekseldeki gibi çok net şemalar oluşmuş tüm gelir tokenlere kanalize edilmiş durumda değil ama önceden tokene gelirden hiçbir çıktı olmadığını düşünürsek kesinlikle büyük bir adım. Ayrıca Aave’nin bu adımı konusunda diğer büyük defi protokolleri de sessiz değil.
Benzer şekilde Uniswap cephesinde de önemli bir gelişme var. Protokol uzun süredir tartışılan “fee switch” mekanizmasını yeniden gündeme getirdi. Bu sistem aktif olursa, swap ücretlerinin bir kısmı UNI token sahiplerine yönlendirilebilecek. Burada son 30 günde sadece 91 milyon dolar işlem ücreti geliri elde etmiş bir protokolden söz ediyoruz. Geçmişte yasal belirsizlikler nedeniyle geri planda tutulan bu öneri, başlangıçta açıkladığımız SEC’in yumuşayan tavrıyla birlikte artık daha ciddi şekilde değerlendiriliyor.
Gelir dağıtımını tartıştanlardan bir diğeri ise stake edilen Etherlerin %25’i alanının lideri platform Lido. Lido’nun forumunda staking getirisinden elde edilen gelirin bir kısmının token sahipleriyle paylaşılması/geri alım yapılması başlığında tartışmalar döndüğünü söyleyebiliriz. Bu liste daha da uzatılabilir ama biz şimdilik burada bırakıyoruz.
Gelecek Parlak Ama Herkes İçin Değil
Özetle, global ölçekte kripto adına birçok olumlu gelişme yaşanıyor. Jeopolitik gerginlikler kısa vadede fiyatları baskılasa da, asıl dikkat edilmesi gereken konu uzun vadeli yapısal değişimler. Bu da, kriptonun artık yalnızca spekülatif değil, aynı zamanda finansal altyapının bir parçası haline geldiğinin güçlü bir işareti.
- Yatırımcılar portföy çeşitlendirirken kriptoları da bir ürün olarak çantalarına ekliyorlar(sıklıkla Bitcoin-Ethereum-Solana)
- Kurumsal şirketler kriptonun sunduğu imkanlardan yararlanarak gelirlerini arttırabileceklerini düşünüp bu alana yatırım yapıyor.
- Ekosistem her geçen gün olgunlaşmaya devam ediyor, gerçek değer üretimi olmayan projelerin anlık hype dışında hayatta kalabilme şansları yok.
- Geleneksel finans da olduğu gibi değer üreten protokoller bu konuda o projenin token sahipleriyle aynı yolun yolcusu olmaya başlıyorlar, bunu gerçekleştiren projelerin tokenlerinde de olumlu gelişmeleri hızlı şekilde görüyoruz.
Kripto için sıcak rüzgarlar esiyor ve bunu doğru değerlendiren projelerde ciddi fiyat artışları görmemiz mümkün duruyor. Bakalım kimler bu rüzgarı arkasına alacak.