Babylon’la Bitcoin Tutmanın Çok Ötesi
Bitcoin, cüzdanlarımızda yıllarca durdu. Değerini koruduk, biriktirdik, bazen de harcadık. Ama onunla yapabileceklerimiz uzun süre boyunca bu iki kullanım alanıyla sınırlı kaldı. Bugünlerdeyse daha farklı kullanım alanlarının oluşmaya başladığını, yeni kapıların aralandığını görüyoruz. Artık Bitcoin yalnızca cüzdanlarda kullanılmadan duran bir değer saklama aracı değil; farklı ağların güvenliğini artıran, likiditeyi hareketlendiren bir altyapıya dönüşüyor. Bu dönüşüm, Babylon’un Bitcoin Supercharged Networks (BSN) modeliyle hayatlarımıza giriyor. Peki bu noktaya nasıl geldik, Bitcoin’i hangi eksikleri bu aşamaya taşıdı ve Babylon’un ortaya koyduğu model neyi farklı yapıyor? Gelin, adım adım bakalım.

Bitcoin: İlk, En Büyük, En Sağlam
Bitcoin’i hikayeyi Satoshi Nakomoto’dan, 2009’dan başlatarak, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Dijital para, dijital altın, ilk blok zincir, ilk kripto para, en bilinen, en değerli, en büyük, en güvenli, en sağlam… Bu “en”in güncel piyasa değeri de: 2 trilyon 356 milyar 431 milyon 97 bin 554 dolar. Dile bile kolay olmayan bu piyasa değerinde Bitcoin, zamanında bazılarına bir pizza siparişi verdirirken bazılarını ise milyoner, milyarder etti, etmeye de devam ediyor. Ancak Amerika’daki yönetim değişikliği, stabilcoin yasaları, kriptonun uluslararası tanınması ve kabul edilmesiyle geldiğimiz noktada hem kurumsalda hem de bireysel yatırımcılarda altcoin’lere olan ilgide de oldukça yüksek bir artış görüyoruz. Peki bu kaymanın sebebi ne? Bitcoin’in artık çok fazla yükseldiği ve yeterince tatmin etmeyeceğinin düşünülmesi mi? Ya da altcoin tarafında daha çok potansiyel olması mı? Aslında bu sorunun cevabı için biraz geriye gitmemiz gerekiyor çünkü Bitcoin’in tüm enlerinin altında aslında büyük bir fedakarlık da yatıyor. Bunun için biraz geriye gidelim.

Ya Kullanım Alanı? Orada da En Büyük mü?
Vitalik Buterin, 2010’ların başlarında henüz 17 yaşlarında bir gençken Bitcoin’i çoktan keşfetmiş ve büyülenmişti, hatta Bitcoin hakkında makaleler ve haber paylaşımları yapan Bitcoin Magazine sayfasının da kurucu ortaklarından biriydi. Ancak Bitcoin’in bazı güncellemelerle çok daha ileriye gidebileceğine inanıyordu. Bunun sebebi, Bitcoin o zamanlar ne kadar iyi olsa da, kullanım alanının oldukça sınırlı olmasıydı. Bitcoin’le kullanıcıların “yerel” olarak sahip oldukları iki kullanım alanı vardı:
Yatırım: Bitcoin’i bir değer saklama aracı olarak elinde tutmak,
Harcama: Bitcoin’i kullanarak alışveriş yapma, ya da başka bir varlıkla takas etmek.
Bir de yerel olmayan iki kullanım alanı vardı:
Borç verme: Ödül veya ödüller karşılığında sahip olunan Bitcoin’i borç olarak verme.
Köprüleme: Bitcoin’inizi kullanabilmek için başka ağlara ‘sentetik Bitcoin’ olarak gönderme.
Peki bunlar neden birer “yerel kullanım alanı” değil? Çünkü Bitcoin’in en önemli amacı herhangi bir üçüncü tarafa güvenmek zorunda kalmadan işlem gerçekleştirebilmek.
- “Not your keys, not your coins.”
Borç verme senaryosunda borcu verdiğiniz kullanıcının size geri ödeme yapacağına 100% güvenebilir misiniz? Bu, malesef ki gerçek dünyada bile gerçekçi değil. Köprüleme senaryosunda ise Bitcoin’inizi tutabilecek merkezi bir otoriteye ya da köprü sisteminde kullanılan altcoin teminatına güvenmeniz gerekiyor. Ne yazık ki iki senaryoda da Yatırım ve Harcama maddelerindeki gibi net bir güven durumu yok.
Buterin, 2013’te Bitcoin topluluğuna bir öneride bulundu, ve önerisi basitti: Bitcoin’e akıllı kontratları getirerek ağı programlanabilir bir hale getirmek. Ancak henüz 2009’da başlamış ve 4 yaşında olan bu blok zincirin geliştiricileri, bu öneriye muhafazakar bir karşılık vererek “Bitcoin’in olduğu şekilde, basit bir değer saklama aracı olarak kalmasının gerektiğini ve bu şekilde kalmanın ağı sağlam ve güvende tutacağını” savunarak öneriyi reddettiler. Ancak Buterin, bununla yetinmedi ve 19 yaşında kendi whitepaper’ını yazarak bundan 2 sene sonra, 2015’te hayatımıza girecek olan Ethereum’un temellerini attı.
Ethereum, Neyi Farklı Yaptı?
Akıllı kontrat temelli bir blok zincir olan Ethereum’un biz kullanıcılara açtığı kapıları zaten biliyoruz. DeFi, SocialFi, Varlık Yönetimi, Getiri (yield), Merkeziyetsiz Borç Alma / Verme, NFT’ler, Vadeli İşlemler… Tek kelimeyle özetleyecek olursak da: İnovasyon. Ethereum ağının coin’i $ETH ile yapılabilecekler, akıllı kontratlar sayesinde neredeyse sınırsız hale gelmişti. Bitcoin ise değerine değer katsa, bilinirliğini ve prestijini artırsa da hala yazımızın ikinci başlığındaydı.
Bu yıllarda yaşanan madencilik çılgınlığını kriptoyla o senelerde ilgilenmiyor olsanız bile hatırlıyorsunuzdur. Stoğu kalmayan ekran kartları, sırf madencilik için yapılmış olan yepyeni donanıma sahip cihazlar, bu cihazlarla kapatılan binalar… Ve artık bu konu, devletlerin dikkatini çekmeye başladı. Matematiksel hesaplamalara dayanan İş İspatı (PoW) konsensüsüyle çalışan Bitcoin ağı, “en güvenilir” sıfatını da aslında buna borçluydu. Binlerce düğümün (cihazın) bir hash kodunu çözmek için yarıştığı, ilk çözenin de diğer düğümlerin çözümü doğrulamasının ardından blokların zincire işlendiği ve blok ödülü kazandıkları bu sistem, yıllar süren rekabetin gerektirdiği artan hesaplama gücü sebebiyle bazı ülkelere göre daha fazla enerji harcamaya başlamıştı. Bu verimsizlik, bazı ülkelerin Bitcoin madenciliği yapmayı yasaklamasına sebep olmuştu.
İlk Temel: Ethereum Merge Güncellemesi
Ethereum da 2015’ten beri bu konsensüs algoritmasını kullanıyordu ancak 2022’de alınan topluluk kararıyla bu enerji verimsizliğinden kurtulmak için Hisse İspatı (PoS) konsensüs modeline geçti. Bu sistemle kullanıcılar, minimum 32 ETH’lerini kilitleyerek doğrulayıcı (validator) olabiliyor ve blokları onaylayarak blok ödülü kazanabiliyorlardı. Bu sistemin de riskleri vardı, örneğin bir doğrulayıcı olarak ne kadar fazla ETH sahibiyseniz ağdaki söz hakkınız da o kadar fazla olacağı için bu model, %51 (Ethereum için %67 daha riskli) saldırılarına Bitcoin’e göre daha açıktı. Ancak bu senaryolar için önlemler de alındı.
PoS Tabanlı Blok Zincirlerde Güvenlik
Bir PoS (Proof Of Stake - Hisse İspatı) sisteminde kullanıcılar, dediğimiz gibi ağı güvende tutmak için varlıklarını kilitleyerek “stake” ederler ve oy hakkına sahip olurlar. Ağ yararına hareket ettikleri sürece de blok ödülü kazanırlar. Aynı zamanda istedikleri zaman varlıklarını geri çekme hakkına da sahiplerdir ancak eğer bu oy haklarını kötüye kullanırlarsa “slashing” cezasıyla karşı karşıya kalırlar. Slashing, kullanıcının stake ettiği miktarın bir kısmının yakılması (burn) anlamına gelir.
- “Peki kullanıcı, oy hakkını kötüye kullandıktan sonra varlıklarını hemen çekemez (unstake) mi?”
- “Hayır, eğer varlıklarınızı unstake etmek isterseniz yaklaşık 15 günlük bir bekleme süresine tabi tutulursunuz ve varlıklarınız bu süre boyunca kilitli kalmaya devam eder. Eğer ağa zarar verecek bir senaryo yaşandıysa ve siz buradaki kötü aktörlerden biriyseniz bu süre içerisinde varlıklarınız yakılır.”
Ethereum’un süreç boyunca artan değeri ve doğrulayıcı sayısı, bu tip saldırıları yapmayı hem zorlaştırdı hem de kaybedilecek miktar arttığı için caydırıcı bir hale getirdi.
- “Peki ama 32 ETH’nin değeri de sürekli artmadı mı? Artık her kullanıcı doğrulayıcı olamaz mı?”
- “Hayır, PoS sistemlerinde aynı zamanda delege seçeneği de mevcut.“
Delege sistemini de kullanıcıların güvenilir buldukları doğrulayıcılara varlıklarını “hibe” etmesi olarak değerlendirebiliriz. Varlıklarınız sizin olmaya devam ediyor, başka bir adrese göndermiyorsunuz ve istediğiniz doğrulayıcının oy hakkına destek oluyorsunuz. Doğrulayıcı da kazandığı blok ödüllerinin sizin varlıklarınız sayesinde gerçekleşen yüzdesini size gönderiyor, bu sayede 32 ETH’ye sahip olmadan da ağın güvenilirliğine katkı sağlayabiliyorsunuz. Bitcoin mi? Daha 2022’deyiz. Bitcoin hala ikinci başlığımızda. Ancak benzer bir sistem, 2010’da Satoshi tarafından da önerilmiş ve sonrasında denenmişti: birleştirilmiş madencilik (merge mining).

Merge Mining, kullanıcıların madencilik güçlerini başka blok zincirleri (Dogecoin, Namecoin gibi) de güvende tutmak için kullanmalarıydı ancak bu fikir, iki sebepten dolayı pek de popüler olmadı.
- PoW zincirlerde kullanım sınırlılığı: Merge Mining, doğası gereği sadece PoW tabanlı blok zincirlerde kullanılabiliyordu.
- Risksizlik (Nothing-at-Stake): Kullanıcılar, madencilik güçlerini kullanarak Bitcoin ağına saldırmadan diğer ağlara saldırıda bulunabilirlerdi ve bunun zararlı kullanıcıya cezası çok düşük oluyordu.
Yıllar geçtikçe hem Ethereum üstünde hem de Ethereum dışında birçok PoS blok zinciri geliştirildi. Bitcoin, hala en güvenilir, en bilinen, en büyüktü ama kullanım alanlarında hiçbir değişiklik yoktu. Başta bahsettiğimiz ilgi kayması da bu yıllarda başlayacaktı. Acaba Bitcoin topluluğu, verdikleri karardan pişman olmuşlar mıydı? Bitcoin’i senelerdir tutan yatırımcılar, Ethereum’larıyla ucu bucağı olmayan Web3 dünyasında gezinen kullanıcılar gibi Bitcoin’lerini kullanmak istiyorlar mıydı? Bitcoin de stake edilebilse, ödüller kazandırabilse güzel olmaz mıydı?
Babylon’un Doğuşu: Bitcoin’i Stake Etmek
Bitcoin’in eksik kalan yanının tam da burası olduğunu söylemek yanlış olmaz: stake edilememek. Yatırımcılar Bitcoin’in değerine değer kattığını görürken, onunla “çalışmak”, yani ağ güvenliğine katkı sağlamak ve karşılığında ödüller almak istediler. Ancak Bitcoin’in yapısı gereği bu hiçbir zaman mümkün olmadı. Ethereum’da bir validator olmanın ya da bir validatore delegasyon yapmanın getirdiği hem ekonomik hem de ekosistemsel faydalar, Bitcoin tarafında hep eksik kaldı.
Babylon, işte tam olarak bu noktada ortaya çıktı. 2023’te litepaper’ını yayımlayan proje, Bitcoin’i kullanarak PoS zincirlerinin güvenliğinine katkı sunmayı ve ödüller kazanmayı içeren Bitcoin Staking fikrini ortaya attı. Belgenin adı da “Hisse Kanıtı Ekonomisini Güvence Altına Almak İçin 21 Milyon ($BTC’nin toplam arzı) Bitcoin'in Kilidini Açmak”tı.
Babylon’un temel iddiası basit ama güçlü: Bitcoin’in güvenliğini, Bitcoin’den ödün vermeden PoS zincirleriyle paylaşmak. Yani Bitcoin’i satmadan, köprülemeden, bir başkasına emanet etmeden stake edebilmek. Bugün PoS zincirlerinin en büyük sorunu güvenlik maliyeti ve saldırılara karşı dirençken, Babylon Bitcoin’in sağlamlığını bu zincirlere aktarıyor. Bitcoin sahipleri içinse bu, coinlerini cüzdanlarında tutmaya devam ederken ödül kazanabilmek anlamına geliyor.
Peki Bitcoin Staking, daha önce denenmedi mi? Buradaki farkı anlamak önemli, zira yeniden yazımızın başındaki “yerellik” kavramına çıkıyoruz. Piyasadaki birçok “BTC staking” çözümü, aslında sizin coinlerinizi başka bir ağa taşıyarak (wrap ederek, sentetik BTC olarak) işlem yapmanıza dayanıyor. Yani coinleriniz teknik olarak Bitcoin zincirinde kalmıyor, başka bir sisteme emanet edilmiş oluyor. “Not your keys, not your coins” mottosunun en kritik olduğu nokta da burası.
Babylon’un yaklaşımı ise trustless (güvene dayalı olmayan) ve self-custodial (tamamen kendi kontrolünüzde) bir yapı. Coinlerinizi kimseye emanet etmiyorsunuz, zincir üstünde kendi kontrolünüzde kilitliyorsunuz ve bu kilitlenen Bitcoin’ler, PoS zincirlerinin güvenliğine katkıda bulunuyor.

Protokolün sunduğu özellikler de bu vizyonu tamamlayarak az önce bahsettiğimiz “gerçek ve yerel staking deneyimi”ni sunuyor:
- Delegasyon: İsterseniz kendi düğümünüz çalıştırmadan güvenilir bir validatore destek verebiliyorsunuz.
- On Demand Unbonding: Coinlerinizi istediğiniz zaman çözebiliyorsunuz, kimseye sormadan.
- Restaking: Aynı Bitcoin’i birden fazla PoS zincirinde stake edip farklı ödüller kazanabiliyorsunuz.
- Partial slashing: Eğer delege etmiş olduğunuz doğrulayıcı tarafından yanlış bir davranış olursa coinlerinizin sadece küçük bir kısmı ceza olarak yakılıyor.
Tüm bunlar birleştiğinde, Bitcoin için yepyeni bir kullanım alanı doğuyor. Artık Bitcoin sadece dijital altın ya da ödeme aracı değil; aynı zamanda güvenlik sağlayıcı ve getiri aracı olmuş oluyor. İşte Babylon’un asıl vizyonu da burada ortaya çıkıyor: Bitcoin’in güvenliğini ölçeklendirmek ve bunu tüm merkeziyetsiz dünyaya yaymak.
- “Tamamen aynı mantık yani, ETH stake eder gibi BTC stake ediyorsun. Peki Babylon bunu köprü, üçüncü partiye güven, tam kullanıcı sahipliği ile nasıl sağlıyor, ağlara nasıl gidiyor bu likidite?”
- “En büyük ve güvenilir varlık olan $BTC staking ile güvenliğini artırmak isteyen ağlar, Babylon’un Bitcoin’in anlayabileceği script diliyle programladıkları teknolojiyi kullanmak için BSN olma başvurusunda bulunuyorlar, gerisi gerekli entegrasyonların yapılmasından ibaret.”
BSN, yani “Bitcoin Supercharged Networks”, asıl sihrin ve uygulamanın gerçekleştiği yer:
BSN (Bitcoin Supercharged Network) Nedir?
BSN, Bitcoin’i hem güvenlik hem de likidite temeli olarak kullanan, Babylon’un Bitcoin staking protokolüyle çalışan merkeziyetsiz bir ağlardır. PoS zincirleri ile rollup’lar (Cosmos SDK L1’lar, OP Stack/Arbitrum tabanlı L2’lar ve ileride daha fazlası olmak üzere) Bitcoin’in ekonomik güvenliğine köprüsüz şekilde erişen, dışa bağımlı güvenlik yerine doğrudan BTC teminatıyla finalite sağlarlar. Üstelik BSN’ler, yerel tokenlerini kilitlemek zorunda kalmadan güvenlik elde ettikleri için iç likiditeleri de artar. Kısaca BSN’leri Bitcoin stake edebileceğiniz PoS ağları olarak düşünebiliriz.
Bu modelin tetiklediği ikinci etki, BTC LST (Liquid Staking Token) ekosistemi: kullanıcı BTC’yi Babylon üzerinden stake ederken bir “makbuz tokenı” alır. BSN’ler de bunu teşviklerle değerlendirip hem güvenliği hem de DeFi tarafındaki sermaye verimliliğini büyütür.
BSN mimarisinde üç temel aktör ve bir de “orkestra şefi” var:
- BTC Staker: Kullanıcı, sahip olduğu BTC’sini Bitcoin zinciri üzerinde, köprü, wrap ya da emanet olmadan kilitler; köprü, wrap, emanet yok. Staker, oy gücünü bir Kesinlik Sağlayıcısı’na (FP) delega eder.
- Kesinlik Sağlayıcısı: BTC ile “stake edilmiş” ve delegasyon almış operatörlerdir. PoS zincirindeki temel konsensüsün ardından kesinlik turunda oy verirler ve blokları BTC kesinliğiyle mühürlerler. FP’ler delegasyon toplayabilir, ödül kazanır; kötü niyet veya çifte imza gibi durumlarda da BTC’leri slash edilir.
- PoS Doğrulayıcıları (Validators): BSN’nin kendi konsensüsünü çalıştırarak blok üretirler. Finalite katmanını FP’lerin BTC imzaları tamamlar.
- Babylon Genesis (kontrol düzlemi + likidite merkezi): Orkestra şefimiz olan Genesis, Babylon ekibi tarafından geliştirilmiş olan “ilk BSN” ağı. Aynı zamanda da bir kontrol düzlemi. Diğer BSN’ler için BTC staking / timestamping bilgisini senkronize eder, finalite imzaları için altyapı ve veri erişimi sağlar; bunun karşılığında protokol geliri yaratır ve kurallara göre staker’lara, doğrulayıcılara ve FP’lere dağıtır. Ayrıca likidite hub’ı olarak DEX, restaking, vault, LST basımı gibi uygulamaları üzerinde toplar.
Babylon Genesis: İlk BSN
Genesis, PoS ile çalışan bir Katman 1 ağı olarak öne çıkıyor. Ekip, aslında ilk gerçek denemesini de burada yaparak ağın üzerine modüler bir finalite aygıtıyla Bitcoin staking eklemiş. Güvenlik modeli güncel olarak çift kvorum, 100 CometBFT doğrulayıcısı ve 60 adet BTC stake edilmiş Kesinlik Sağlayıcısından oluşuyor. Bu tasarım, PoS’un kısa menzilli güvenliği ile Bitcoin’in ekonomik ve uzun menzilli güvenliğini aynı çatı altında birleştiriyor.

Genesis ayrıca ekosistemin “trafik denetleyicisi”: Diğer BSN’ler, staking ve timestamping (zaman damgası) bilgisini Genesis’le senkronize ederek Bitcoin güvenliğine tek noktadan bağlanıyor. L2’ler için veri erişimi (DA) rolü de var. Bu koordinasyon hizmeti, Genesis’e protokol geliri yaratıyor ve gelir dağıtımı zincir kurallarına göre yapılıyor.
Likidite tarafında da Genesis ağı; DEX, restaking, vault gibi ilkelere ev sahipliği yapıyor ve BTC LST likiditesini zincir üstünde toplayarak DeFi için doğal bir merkez oluşturuyor. Buraya kadar gelmişken küçük bir hatırlatma yapalım:
- Nerede kilitli? Staking işlemi, doğrudan Bitcoin üzerinde. Köprülenmiş ya da wrap’lenmiş BTC’den tamamen farklı.
- Delegasyon nasıl oluyor? Staker, oy gücünü seçtiği FP’ye atar; FP, kesinlik turunda oy verir.
- Ödüller nasıl işliyor?
- BTC’yi Babylon panelinde her BSN için bir Finality Provider’a stake ediyorsunuz.
- BSN’ler kendi yerel tokenlerini ya da seçtikleri bir tokeni ödül olarak Babylon Genesis’e gönderiyor.
- Babylon Genesis küçük bir protokol ücreti alıp geri kalanını size iletiyor.
- BTC stake edenler, Bitcoin’leri stake edilmiş kaldığı sürece ödülleri almaya devam ediyor.
- Platform, oranlar değişse de $BTC için güncel olarak %0,4 APR sunuyor.

- Geri çekim süreleri ne kadar? BTC unbonding periyodu 301 Bitcoin bloğu (yaklaşık 2 gün). Bu hız, Bitcoin timestamping sayesinde güvenli biçimde sağlanıyor.
- Timestamping ne işe yarıyor? Genesis blok özetleri saatlik olarak Bitcoin’e damgalanıyor. Bu sayede uzun menzil saldırılarına karşı ek güvenlik ve hızlı & güvenli geri çekim elde ediliyor.
Bir Ağ Neden BSN Olmak İsteyebilir?
Çünkü BSN’ler Bitcoin’in gerçek anlamda devasa ekonomik güvenliğini arkasına alırken yerel tokeni kilitlemeden yürüyebiliyor. Bu da sermaye verimliliği ve sansüre direnç demek. Halihazırda on binlerce BTC Babylon protokolü üzerinden stake edilmiş durumda. Ocak ayında 57,000 BTC bandı raporlandı, şu anda da bu sayı 50,000 seviyelerinde.

İlk BSN’ler: Sona Daha Var
Babylon’un BSN’lerden oluşan ve BTCFi, yani Bitcoin odaklı merkeziyetsiz finans, adını verdiği ekosistem, henüz oldukça yeni olmasına rağmen bünyesine oldukça büyük isimleri katmış durumda.
Ağlar arası iletişim tarafında en önemli isimlerden olan Cosmos ekosisteminden başlayabiliriz:
- Osmosis, Cosmos ekosisteminin lider DEX’i olarak Bitcoin ve 100’den fazla IBC zinciri arasında likiditeyi birleştiren bir konumda. Şimdiye kadar 40 milyar doların üzerinde işlem hacmi yaratmış olan Osmosis, BTCFi tarafında Bitcoin’in Cosmos’a sorunsuz taşınmasını ve orada verimli biçimde kullanılmasını sağlıyor.
- TAC, Ethereum uyumlu bir zincir olarak özelikle TON ve Telegram ekosistemine açılıyor. 1 milyardan fazla kullanıcıya sahip bu ortamda DeFi uygulamalarının Bitcoin ile çalışması, hem kitlesel benimsemeyi hem de BTCFi ürünlerinin erişimini artırma amaçlı kullanılıyor.
- Union, zincirler arası birlikte çalışabilirliğe odaklanan bir protokol. Sadece test ağı döneminde 244 milyon işlem gördü ve mainnet’in ilk ayında 43 milyon dolar TVL çekti. Bitcoin likiditesini tüm ağlara bağlayabilen Union, BTCFi’nin köprü ihtiyacını güçlü bir şekilde karşılayacak.
Kullanıcıya verdiği değerle öne çıkan ve yeni nesil Katman 1 ağlarından olan Sui hızlı ve ölçeklenebilir yapısıyla öne çıkıyor. Varlık çeşitliliğinin oldukça fazla olduğu ağı BTCFi ile birleştiren Sui, şu anda toplam kilitli varlıklarının yüzde 15’ini Bitcoin merkezli finans ürünlerine ayırmış durumda.

Arbitrum da Babylon’un sunduklarını kaçırmamış. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere Arbitrum ekosisteminde bulunan önemli aktörler de BTCFi ekosisteminde yerini almış durumda:
- Corn, yine Arbitrum Orbit ile geliştirilmiş, Ethereum üzerinde çalışan fakat farklı bir tasarıma sahip bir Katman 2 ağı. Gaz ödemeleri için tokenize edilmiş Bitcoin (BTCN) kullanıyor ve henüz mainnet’e geçmeden önce 1 milyar doların üzerinde depozito toplamış. Böylece Bitcoin’in değerini Ethereum’un akıllı kontrat gücüyle birleştiren bir model sunuyor.
- NodeOps Network, yapay zeka destekli bir DePIN koordinasyon katmanı. 150 milyon doları aşkın varlık yönetiyor ve 60’tan fazla ekosistemde 700 bin kullanıcıya hizmet veriyor. BTCFi tarafında altyapı ölçeğinde güvenlik ve koordinasyon katkısı sağlıyor.
- Plume, gerçek dünya varlıklarının (RWA) tokenizasyonu konusunda en ileri çözümlerden biri olarak öne çıkıyor. En fazla sayıda benzersiz RWA sahibine ulaşan Plume, Bitcoin’in güvenliğini gerçek dünya varlıklarının zincire taşınmasıyla birleştirerek BTCFi’nin kullanım alanlarını genişletiyor.
Son olarak da yine yukarıda bahsetmiş olduğumuz OP Stack tarafı var. Burada da iki önemli proje öne çıkıyor:
- BOB, Bitcoin DeFi’ye açılan bir geçit niteliğinde. 200 milyon dolardan fazla TVL’ye sahip olan ağ, BitVM köprülemesiyle yerel BTC ile merkeziyetsiz finans , tek tıkla staking ve zincirler arası BTC getirileri sunuyor. Hem kurumsal hem de dApp entegrasyonlarıyla BTCFi ekosistemine güçlü bir altyapı sağlıyor.
- Manta Network ise L2 ekosistemini aşarak yapay zeka, finans teknolojisi (fintech) ve Web2 - Web3 köprülemeleri üzerinde çalışıyor. Daha sürdürülebilir ürünler ve gerçekçi kullanım senaryoları ile büyümeyi hedefleyen Manta, Bitcoin tabanlı finansın daha geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlıyor.
Başta Babylon Genesis için kullandığımız orkestra şefini, BSN’leri de gördükten sonra “orkestra şefleri” olarak revize edebiliriz. Ancak ekosistemde daha birçok kategori olduğu gibi bu kategorilerde de birçok önemli aktör de var. Aşağıya bu fotoğrafı da bırakalım:

Bu kadar Bitcoin ve Babylon konuştuğumuza göre Babylon’da şimdilerde neler olduğundan biraz bahsedelim:
Ekip, Ağustos’ta bir Founders Call (Kurucular Çağrısı) gerçekleştirdi ve hem bu sene yaptıklarını hem de yapacaklarını özetledi.Yukarıda da bahsettiğimiz üzere 10 Nisan 2025’te Babylon Genesis açıldı. İlk andan itibaren protokole sürekli BTC girişi oldu ve “slashable security” olarak kilitlenen BTC tutarı milyarlar bandını gördü. DeFi Llama’da BTC TVL listelerinde ilk 10’a giren bir ekosistemden bahsettiğimiz için artık yerel $BTC staking’in “niş bir deney” değil, ivmesi olan bir pazar yeri olduğunu da söyleyebiliriz.

Ya Sonra?
Babylon, şu ana kadar anlattıklarımız oldukça önemli olsa da “endgame”ine, yani çıktığı bu yolun sonuna hala çok uzak, zira yerel Bitcoin staking, $BTC’nin DeFi’ye ilk ciddi adımı olsa da bu ucu bucağı olmayan dünyadaki son adımı olmayacağı da aşikar. “Güzel, peki sırada neler var?” derseniz de yazımızı Babylon’un 2025 planlarından bahsederek sonlandırıyoruz:
Bitcoin Çoklu Staking Test Ağı
Babylon Genesis, Ağustos’ta çoklu staking özelliğini test ağıyla başlatacak. Bu sayede tek bir BTC stake işlemi aynı anda birden fazla ağa güç verecek ve kullanıcılar birden fazla ödül akışını aynı anda kazanabilecek. İlk entegrasyonlar arasında Optimism ve Arbitrum gibi ETH rollupları ile birden fazla Cosmos ağı yer alacak. Kullanıcıların gerçek anlamda ödüller kazanmasını sağlayacak olan ana ağın bonus bir airdrop ile dördüncü çeyrekte (Ekim) gelmesi planlanıyor.
Babylon Genesis EVM Test Ağı
Babylon Genesis, EVM uyumlu test ağını da üçüncü çeyrekte (Eylül) devreye alacak. Bu sayede Ethereum’un ekosisteminden daha verimli şekilde faydalanılarak DeFi uygulamalarının kolayca dağıtımı mümkün olacak. EVM desteğinin hızlı ve basit bir benimsemeyi de beraberinde getirerek kullanıcı tabanını artırması öngörülüyor. Bu güncellemenin de ana ağa dördüncü çeyrekte (Kasım) geçmesi bekleniyor.
Büyük Duyuru: Trustless Bitcoin Vaults
Ekibin en büyük duyurularından biri de Trustless Bitcoin Vaults (Güven gerektirmeyen Bitcoin Kasaları) oldu. Mantık: “BTC Bitcoin’de kalır ve DeFi’de çalışır”. Bir UTXO, önceden imzalı işlemler ve kriptografik harcama kurallarıyla kasaya kilitleniyor ve kasayı açmak için diğer zincirlerdeki akıllı sözleşme mantığına bağlanan geçerli bir ZK ispatı gerekiyor. Köprü, emanet ya da wrap’leme gibi durumlar yok yok. BitVM3 sayesinde bu kasalar; kredi, stabilcoin ve vadeli işlemler gibi senaryolarda yerel BTC’yi teminat olarak kullanıyor ve likidasyon gibi kurallar da ispatla otomatik uygulanıyor.
Örneğin Ali 1 BTC’yi kasaya kilitler ve Ethereum’da 50,000 dolar stabilcoin borçlanır. Vadesinde öder ve BTC fiyatı eşiğin üzerindeyse, doğru ZK ispatıyla BTC’sini geri alır. Fiyat düşerse de bir likidatör geçerli ispatla kasayı açıp BTC’yi çeker. Aracı olmamasının yanında yalnızca doğru ispat kasayı açar, hatalı / sağlıksız ispatlar ise otomatik olarak reddedilir. Bu kasaları deneyimleyebileceğimiz test ağı, Aralık ayında geliyor.
Bitcoin Likidite Uygulamaları
Şimdilik son kısım da burası, yani gelecek planlarına değinmeden önce bahsettiğimiz nokta: Yerel BTC likiditesi üzerine inşa edilmiş uygulamalar, her şey planlandığı gibi giderse 2026’nın ilk çeyreğinde hayata geçirilecek. Bu, kripto ekonomisinin güçlenmesi için asıl yakıt diyebiliriz çünkü BTC likiditesi, gerçek anlamda programlanabilir hale gelecek. Kullanıcılar ödül kazanabilecek, BTC’lerini teminat olarak kullanabilecek ya da merkeziyetsiz şekilde borçlanabilecek. Böylece BTCFi tam anlamıyla kendi kendine dönen bir ekonomi olacak.
BTCFi, Babylon’la Gerçek
BTCFi, artık bir gerçek oluyor. Babylon ekosisteminin yol haritası, biz kullanıcılar için Bitcoin’i yalnızca bir değer saklama aracı, bir dijital altın olmaktan çıkarıp zincir üstü finansın potansiyel olarak en güçlü motoru haline getiriyor:
- Bitcoin sahipleri için: BTC staking protokolü, Bitcoin’inizi çalışan bir varlık haline getiriyor (ödüller, teminat, lending, stablecoin vb.).
- BSN’ler için: Bitcoin’in güvenliği, likiditesi ve kullanıcı tabanı ile uyumlu hale getiriyor.
- Geliştiriciler için: Bitcoin güvenliği, likiditesi ve EVM gücüyle BTCFi uygulamaları geliştirilebiliyor.
- Babylon Genesis için: Tüm bu süreçler Genesis üzerinde gerçekleşiyor ve protokol gelirini artırıyor.
Sizin Bitcoin’iniz, sizin anahtarlarınız, sizin uygulamalarınız. Sizce BTC, Babylon ile ‘en’lerine bir de “en DeFi”yi katabilir mi? Hep birlikte göreceğiz.
Okuduğunuz için teşekkürler.



