Sektörel Görünüm - Ekim Ayı Enerji Bülteni
2 Ekim Çarşamba gününden herkese merhaba,
Ekim ayında sektörel bültenlerimize tekrardan enerji tarafıyla başlıyoruz. Yine önceki ayda olduğu gibi aylık elektrik fiyatları, tüketimi ve üretimi gibi verileri paylaşıp sektöre yönelik ay boyunca derlediğimiz yeni gelişmeleri, haberleri ve yetkili açıklamalarını sunuyoruz. Keyifli okumalar.
Veriler
✦ Eylül ayında Türkiye'nin toplam elektrik tüketimi 28.570.500 MWh olarak kaydedildi ve Eylül 2023 dönemine kıyasla %1,12 artış gösterdi. Ortalama günlük elektrik tüketimi ise soğutma ihtiyacının çok daha yoğun olduğu ağustos ayına göre %12,66 oranında düştü.
✦ Son dönemde düşük seyreden elektrik fiyatlarının eylül ayında etkisini daha da belirgin şekilde gösterdiğini gözlemledik. 2023 yıl eylül ayında ortalama 74,57 USD, geçtiğimiz ağustos ayında ise 76,76 USD olan piyasa takas fiyatı, bu yıl aynı dönemde 70,56 USD seviyesine geriledi.

✧ Yenilenebilir enerjinin toplam üretimdeki payının büyük ölçüde değişmediğini göz önünde bulundurduğumuzda, fiyatlardaki düşüşü kömür fiyatlarındaki kısmi gerileme ve doğal gaz fiyatlarının sabit kalmasıyla açıklayabiliriz. BOTAŞ eylül ayında olduğu gibi ekim ayı tarifesinde de herhangi bir değişiklik yapmadığını duyurarak doğal gaz fiyatlarını mesken, sanayi ve elektrik üretim amaçlı kullanım için sabit bıraktı.

✦ Geçtiğimiz ayın öne çıkan olaylarından biri de rüzgar ve güneş enerjisindeki kurulu güç toplamının 30 bin MW’ı geçmesiydi. Söz konusu gelişme Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın X hesabından da “Yenilenebilir Enerjide Gücümüze Güç Katıyoruz” ifadesiyle duyuruldu.
✧ Eylül sonu itibariyle ülkemizdeki toplam 114.124 MWh’lik kurulu gücün %58,71’inin yenilenebilir kaynaklardan oluştuğunu görüyoruz. Bunun alt kırılımlarında hidroelektrik santrallerinin payı %28, güneşin %16, rüzgarın %11, biyokütlenin %2 ve jeotermalin %1 oldu.
✧ Geçtiğimiz ay gerçekleşen toplam elektrik üretiminde ise yenilenebilir santrallerin oranı hem ağustos ayıyla hem de 2023’ün aynı dönemiyle paralel şekilde %33,9 oldu. Rüzgar santrallerinin üretimi dikkat çekici bir düşüşle 3,3 milyon MWh’ten 2 milyon MWh’e gerilerken bu kayıp hidroelektrik santrallerinin üretiminin 3,8 milyon MWh’ten 4,7 milyon MWh’e yükselmesiyle telafi edildi. Eylül ayında üretime en fazla katkı sağlayan 3 kaynak ise %27 ile ithal kömür, %23 ile doğal gaz ve %18 ile hidroelektrik olarak sıralandı.

Gelişmeler
✦ Türkiye, uzun dönem doğal gaz anlaşmalarının sonuna yaklaşılması ve arz güvenliğini sağlama kapsamında portföyünü çeşitlendirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Reuters'ın aktardığı bilgilere göre BOTAŞ, İran'ın ulusal doğalgaz şirketi NIGC ile uzun vadeli doğalgaz tedariki için görüşmelere başladı. BOTAŞ geçtiğimiz haftalarda TotalEnergies, ExxonMobil ve Shell ile de LNG tedarik anlaşmaları imzalamıştı.
✧ Anlaşmalar neden hızlandı? Türkiye'nin yıllık doğalgaz tüketimi 50 milyar metreküpten fazla ve üretimi tüketimine göre oldukça az. 2022 yılında 379,8 milyon metreküp olan üretim, özellikle Sakarya Gaz Sahası’nda yapılan keşiflerle birlikte 2023'te %113'lük bir artışla 807,3 milyon metreküpe yükseldi. Ancak 50 milyar metreküplük tüketimi düşünürsek, bu üretim hala yeterli seviyelerde değil. Doğal gaz anlaşmaları genellikle uzun vadeli olarak yapılıyor. Türkiye'nin yaptığı doğalgaz anlaşmaları, özellikle Rusya, İran ve Azerbaycan gibi ülkelerle 20 ila 30 yıl arasında değişen sürelerde imzalandı. Örneğin, İran ile yapılan yıllık 9,6 milyar metreküplük doğalgaz alım anlaşması 1996'da imzalanmış ve 30 yıllık bir süre için geçerli. Anlaşma 2026 yılında sona erecek. Bu yüzden uzun süreli kontratların sonlarına yaklaşılması, Türkiye’yi LNG pazarında aktif hale getiriyor.
✧ Bakan Bayraktar, BOTAŞ ve Shell arasında yapılan LNG anlaşmasıyla ilgili olarak AA’ya şu açıklamalarda bulundu: “Bizim tedarik kaynaklarımızı mutlaka çeşitlendirmemiz lazım. Son 7-8 yıldır gazlaştırma kapasitemizi arttırıyoruz. 30-37 milyon metreküp gazlaştırma yaparken şu anda bu 160 milyon metreküpe çıktı. Türkiye ihtiyacı olan gazın en az yarısını sıvı olarak gemilerle alabilir. Bu çok büyük bir çeşitlendirme ve yenilik dolayısıyla Shell anlaşması bu anlamda önemli”.
✦ Türkiye’de Körfez ülkelerinin yatırım ilgisi devam ediyor. Bloomberg News’in haberine göre, Türkiye, Suudi Arabistan merkezli Acwa Power ile bir enerji yatırımı için görüşmeler yürütüyor. Yatırımın odağında yeşil enerji var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçtiğimiz hafta sonu, “Suudilerin sahibi olduğu bir şirket, enerji ve diğer sektörlerde Türkiye’ye 5 milyar dolarlık yatırım yapmak istiyor” ifadesini kullanmıştı. Bloomberg'e bilgi veren konuya yakın yetkililer, Yılmaz’ın bahsettiği şirketin Suudi Acwa Power olduğunu belirtti. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yürütülen görüşmelerin hangi aşamada olduğu henüz açıklanmadı. Acwa Power sözcüsü, Türkiye’deki taraflarla görüşmeler yapıldığını, ancak şu anda daha fazla ayrıntı paylaşamayacaklarını ifade etti. Acwa Power’ın Türkiye’deki ilk yatırımı olan Kırıkkale’deki kombine doğalgaz çevrim santrali, 2017 yılında açıldı ve 950 MW kapasiteye sahip.
✦ Financial Times, geçtiğimiz hafta çıkan haberinde Suudi Arabistan’ın üretim artışı planlayarak, krallığın resmi olmayan ‘Petrol 100 Dolar’ hedefinden uzaklaştığını yazdı. Bu gelişme, krallığın daha düşük petrol fiyatlarını kabul ettiğine dair bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Suudi Arabistan’ın, 1 Aralık'ta üretimi artıracağı beklentileri vardı ancak son 2 yıldır OPEC+ ülkeleri ile birlike hareket eden Suudi Arabistan’ın bunu erteleyebileceği konuşuluyordu. Bu karar, Suudi Arabistan’ın enerji politikalarında önemli bir değişikliğe işaret ediyor. Uzun süredir devam eden üretim kesintileri, fiyatları yüksek tutma stratejisinin bir parçasıydı. Ancak ABD’den gelen arz artışı ve Çin’deki talep düşüşü gibi faktörler, Opec+ kesintilerinin etkisini zamanla zayıflattı. Krallığın aralık ayından itibaren her ay 83,000 varil/gün üretim artışı yapması bekleniyor. Şu anda Suudi Arabistan günlük 8.9 milyon varil üretiyor. Bu üretim rakamı koronavirüs pandemisi ve Aramco drone saldırıları döneminde üretilen petrol miktarı kadar. Krallığın en büyük motivasyonu pazar kaybı endişesi. OPEC+ dışı Brezilya ve Guyana gibi ülkeler petrol arzını artırarak pazar kaybına sebep oluyor.
✧ Neden önemli? Globalde petrol tüketimi henüz azalmasa da artış hızları eski seviyelerde değil. Üstüne düşük talebin globalde sanayi devlerini etkilemesini, elektrikli araç pazarının git gide büyümesini, Çin’in petrol talebinin azalması gibi gelişmeleri eklersek petrol talebinin önümüzdeki birkaç yılda stabil kalması beklenebilir. Bu yüzden arz yönlü gelen olumlu haberler petrol fiyatlarını baskılamaya devam edebilir.
✦ OPEC eylül ayına yönelik aylık petrol piyasası görünüm raporunu yayınladı. Bir önceki rapora ilişkin farklılık gösteren unsurları inceleyecek olduğumuzda 2024 için küresel büyüme tahmininin %2,9’dan %3’e yükseltildiğini, bunda Hindistan ve Rusya’daki büyüme beklentilerinde gerçekleşen revizyonun etkili olduğunu görüyoruz. Bunun dışında 2024 ve 2025 yılları için beklenen dünya petrol talebi sırasıyla günlük 2,1 milyon varilden 2 milyon varile ve 1,8 milyon varilden 1,7 milyon varile düşürüldü. Bu beklentilerdeki bozulmanın altında da Çin’in petrol talebi öngörüsündeki yumuşama ve ikinci çeyrekteki gerçekleşmeler yatmakta.
✦ Orta Doğu’da İran’ın İsrail’e füze saldırısı sonrasında bölgedeki çatışmaların petrol arzını kesintiye uğratabileceği endişesiyle petrol fiyatları yeniden yükselişe geçti. Brent petrol %2.3 artışla 75.23 dolar seviyesinde işlem görürken, ABD petrolü West Texas Intermediate %2.3 artışla 71.42 dolara yükseldi. İsrail’in, İran’ın enerji altyapısını hedef alarak misilleme yapma olasılığı petrol piyasalarında belirsizlik yaratıyor. ABD, bölgedeki gerilimleri yatıştırmak için ek askeri hazırlıklar yaparken, savaşın genişlemesi petrol fiyatlarını daha da yukarı çekebilir.
✧ Kalıcı bir yükseliş mümkün mü? Dünya petrol üretiminin üçte biri Orta Doğu’dan sağlanıyor. Saldırılarda herhangi bir petrol tesisinin zarar görmesi ihtimaline karşı arz endişeleri gündeme geliyor. İran’dan petrol ihracatına dair kesinti ihtimali veya Hürmüz Boğazı’nda yaşanacak herhangi bir gelişme de burada tehdidi artırıyor. ABD merkezli Axios ajansında yer alan habere göre, İsrailli yetkililer, İran'ın düzenlediği füze saldırısına karşı birkaç gün içinde "büyük bir misilleme" yapacaklarını belirtti. Haberde, bu misillemenin İran'daki petrol üretim tesislerini hedef alabileceği iddia ediliyor. Financial Times’a konuşan Oxford Enerji Araştırmaları Enstitüsü’nden Bill Farren-Price, “Bu yeni gelişmeler ciddi ve petrol fiyatlarının artışını haklı çıkarıyor. Ancak bunu daha önce de gördük. Çatışma Körfez’e sıçramadıkça daha geniş ve kalıcı bir petrol fiyatı rallisi tetiklenmez. Şu an için böyle bir durum yok.” diye konuştu.

✦ Akkuyu Nükleer Santrali’ndeki inşaat devam ederken 2025 yılı içerisinde buradaki ilk reaktörün devreye alınması planlanıyor. 2028 yılına kadar her yıl bir reaktörün devreye alınması şeklinde süreç devam edecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, katıldığı Habertürk yayınında Akkuyu’nun devreye alınmasından sonra alım garantisi anlaşamasına yönelik önemli bilgiler verdi. Bayraktar, “12,35 cent kilowatt/saatlik bir alım garantimiz var buradan üretilecek elektriğin %50'si için. Geri kalan elektrik de piyasa şartlarında satılacak. Mesela bugünkü piyasa şartlarında fiyat 6,5-7 centler civarındaysa %50'si 12 centten %50'si 6-7 centten ortalamada işte yaklaşık 9 centler 9,5 centlere gelen bir elektrik fiyatı oluşacak.” dedi.
✧ Akkuyu ne sağlayacak? Akkuyu Nükleer Santrali tam kapasiteyle devreye girdiğinde, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık %10’unu karşılayacak şekilde 35 milyar kilovat/saat elektrik üretmesi bekleniyor. Santral, dört reaktörle tam kapasiteye 2028 yılına kadar ulaşacak. Bu proje, Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve dışa bağımlılığı azaltma stratejisinin önemli bir parçası olarak görülüyor çünkü enerjide dışa bağımlılığımız çok yüksek. Bunun yanı sıra 35 milyon ton sera gazı emisyonunun da azalmasına katkı sağlayarak enerjide fosil yakıt kullanımının azaltılması amaçlanıyor.
✧ Santralle ilgili geçtiğimiz ayda yaşanan ilginç gelişmelerden biri de Siemens AG’nin santralde gerekli olan çeşitli ekipmanların siparişini geciktirmesi ve proje katılımcısı Rosatom’un bu sebeple ekipmanları Çin’e sipariş ettirmesi oldu. Anadolu Ajansı'na konuşan Bakan Bayraktar, teslimattaki gecikmenin projede birkaç aylık bir gecikmeye neden olduğunu ifade etti. Bayraktar, "Hukuki bir temeli olmayan, tamamen siyasi bir tavırla alınmış bir karar söz konusu" diyerek, bu duruma ilişkin şikayetlerin en üst düzeyde dile getirildiğini vurguladı. Ayrıca, "Eğer amaç Rusya'ya yaptırım uygulamaksa, bu durum Türkiye'ye ve Türkiye'deki projeye de zarar veriyor" şeklinde konuştu.
✦ AB Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson, “AB Enerji Birliği 2024” raporuna ilişkin düzenlenen basın toplantısında Avrupa Birliği'nin enerji dönüşümüne ve enerji arz güvenliğine yönelik açıklamalarda bulundu. Simson, AB'nin son iki yılda yenilenebilir enerji alanında büyük ilerleme kaydettiğine dikkat çekerek, "2024'ün ilk yarısında rüzgar ve güneş enerjisi yeni bir rekor kırdı ve elektrik üretiminde ilk kez fosil yakıtları geride bıraktı." dedi. Rus fosil yakıtlarına uzun yıllardır süregelen bağımlılığı sona erdirdiklerini belirten Simson, geçmişte AB'nin her yıl Rusya'dan 150 milyar metreküp gaz ithal ettiğini ve bu miktarın artık 50 milyar metreküpün altına düştüğünü ifade etti. "2021'de Rusya'ya olan bağımlılığımız yüzde 45 iken, geçen yıl bu oran yüzde 15'e geriledi." diyen Simson, Avrupa'nın enerji arz güvenliğini tehlikeye atmadan Rus gazını aşamalı olarak kaldırma sürecini tamamlamaya kararlı olduklarını ve AB'nin Ukrayna üzerinden gelen Rus gazı olmadan da devam etmeye hazır olduğunu vurguladı.
✦ Anadolu Ajansı’nın derlediği bilgilere göre Türkiye 2024 yılının ilk yarısında kurulumunu gerçekleştirdiği 426 MW’lık rüzgar enerji santralleriyle karasal rüzgar enerjisi kapasite artışında Avrupa'da beşinci sırada yer aldı. Karasal rüzgar kapasitesini sisteme en fazla dahil eden ülke 1.300 MW ile Almanya olurken Almanya'yı 876 MW’la İspanya, 573 MW’la Fransa, 536 MW’la İsveç takip etti. WindEurope CEO’su Giles Dickon söz konusu gelişmeye ilişkin yaptığı açıklamada; Türkiye'nin daha istikrarlı bir makroekonomik ortama geçiş yapmakta olduğu ve enflasyonu yüksek faiz oranlarıyla kontrol etmekte olduğu göz önüne alındığında, rüzgardaki kurulumların iyi durumda olduğunu ancak kısa vadede Türkiye’ye yatırım yapmanın hala zor olduğunu belirtti. Dickon, “Orta ve uzun vadede ülkeye birçok yeni yatırımı getirecek doğru ve istikrarlı makroekonomik zemin yaratılıyor. Bu koşullarda, Türkiye'nin yeni rüzgar santralleri inşa etmesi enerji bağımsızlığı kadar ekonomi için de önemli” dedi.
✦ Rekabet Kurulu, BP Petrolleri A.Ş. ve BP Turkey Refining Limited Şirketi’nin tüm hisselerinin Petrol Ofisi A.Ş. tarafından devralınması işlemine koşullu izin verildiğini duyurdu. Kurulun kararına göre Petrol Ofisi, yerel pazarlarda oluşabilecek rekabetçi endişeleri gidermek amacıyla iki yıl içinde 115 akaryakıt istasyonunu elden çıkaracak. Akaryakıt depolama tesislerinde ise üçüncü taraflarla mevcut kiralama sözleşmelerine genel olarak devam edilecekken depolama kapasitesilerinde çeşitli sınırlandırmalara uyulacak. Buna göre, ATAŞ Anadolu Tasfiyehanesi'ndeki kapasitenin %50'si ve Çekisan Depolama Hizmetleri'ndeki kapasitenin %52'si 3 yıl boyunca aşılamayacak.
✦ Geçtiğimiz ay Türkiye’nin güncellenen Orta Vadeli Programı’nı takip ettik. Pek çok sektörü ilgilendiren ve 2025-2027 yılları arasını kapsayan programda enerji sektörüyle ilgili öne çıkan kısımlar şu şekilde: ✧ Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi artırılarak enerjide ithal kaynaklara bağımlılık azaltılacak, yerli ürün kullanım şartı içerecek şekilde YEKA projeleri geliştirilecek ve deniz üstü rüzgâr enerjisi potansiyeli değerlendirilecek. ✧ Nükleer enerji elektrik üretim portföyüne dahil edilecek ve nükleer kapasitenin artırılmasına yönelik yeni proje ve teknolojiler geliştirilecek, nükleer santrallerde kullanılan ekipmanların yerlilik oranları artırılacak.
✧ Petrol, doğal gaz ve maden kaynaklarına yönelik yurt içi ve yurt dışında arama ve üretim çalışmaları artırılarak rezervlerin katma değeri yüksek şekilde ekonomiye kazandırılması sağlanacak.
✧ Elektrikli araçların yaygınlaştırılması amacıyla şarj istasyon ağı geliştirilecek ve yerli elektrikli araçların kullanımı teşvik edilecek.
Sektörden açıklamalar
✦ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Anadolu Ajansı Editör Masası’nda Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki konumuna ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Bayraktar, “Son 15 yılda Türkiye güneş ve rüzgarda kurulu güç anlamında dünyada 11’nci sıraya, Avrupa'da 5’nci sıraya geldi. Bunu daha da artırmamız lazım. Çünkü ülkemizde ciddi bir potansiyel var. Deniz üstü rüzgar potansiyelimiz söz konusu. Ama şu anda gelinen noktada 29.000 MW'ın üzerine çıkmış kurulu gücümüz var şu anda. Yaklaşık 80.000 MW'lık kapasiteyi biz buraya tahsis etmiş durumdayız. Bunun 30.000 MW'ı ağırlıklı sanayicilerimiz kendi ihtiyaçları için, ihtiyaç duydukları üretimleri buradan yapıp bir kısım fazla elektriği piyasaya satma şanslarına sahipler. Biz hızlı bir şekilde sanayicilerimizin elindeki bu kapasiteleri hayata geçirmelerini istiyoruz. Bu süreçler yaklaşık 4 yılı bulabiliyor. Biz şimdi hedeflediğimiz şey bu izin süreçlerini 2 yıla, 2 yılın altına çekebilirsek bu elimizdeki proje stoğunu hızlı bir şekilde gerçekten elektrik üretimine dönüştürmüş oluruz. Hedefimiz bu. İnşallah yeni dönemde meclis açıldıktan sonra ilk gündeme getirmek istediğimiz konulardan bir tanesi bu yenilenebilirdeki izin süreçlerini kolaylaştırmak.” diye konuştu.
✦ Nordex Group'un Avrupa Bölümü CEO'su İbrahim Özarslan, WindEnergy Hamburg etkinliğinde yaptığı açıklamalarda, Nordex’in 2013’ten bu yana Türkiye’de yatırım yaptığını ve geçtiğimiz yıl Türkiye’den Avrupa’ya 900 milyon Euro değerinde rüzgar ekipmanı ihraç ettiklerini ifade etti. Şirketin 2024 hedefi ise 800 milyon Euro’luk ihracat. Nordex Group, 2007’den beri Türkiye’de faaliyet gösteren ve burada rüzgar türbini kanadı, kule gibi önemli ekipmanların üretimini yapan bir şirket. Türkiye’de üretilen ekipmanların büyük kısmını Avrupa’ya gönderdiklerini belirten Özarslan, iç pazarın da kendileri için çok önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca, Türkiye’nin yerli üretimle hem kendi pazarını besleyebileceğini hem de Avrupa ve küresel pazarlara açılabileceğini ekledi. Özarslan, rüzgar türbini teknolojisinin gelişmesiyle dünya genelinde türbin kapasite ve hacimlerinin arttığını ve bu gelişmeyle birlikte Türkiye’de her yıl 1 gigavatın üzerinde yeni rüzgar enerjisi kurulumu yapılabileceğini belirtti.
✦ Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, CNBC-e’de katıldığı Enerji Koridoru Programı’nda sektördeki gidişat ve açıklanan Orta Vadeli Program’a yönelik açıklamalarda bulundu. Bayçöl, yenilenebilir enerjide Türkiye’nin potansiyelinin daha büyük olduğunu vurgulayarak, “Tüm Türkiye'nin kurulu gücü kabaca 115 bin megawatt/saatin üzerine çıktı. Bunun 13 bin megawatt kadarı güneş santrallerinden oluşuyor. 13 bin megawatt kadarı da rüzgar santrallerinden oluşuyor. Almanya'da şu an 60 bin megawatttan daha fazla güneş kurulu gücü var. Türkiye'nin 5 katından neredeyse daha fazla. Almanya'dan insanlar güneş görmek için Türkiye'ye geliyorlar normalde. Bizim dolayısıyla kapasitemizin nerelerde olduğunu kestirmek mümkün. Rüzgarda da keza Enerji Bakanlığı'nın çalışmalarına göre 40 bin megawattlı bir potansiyele sahip Türkiye. Halihazırda daha dörtte birinden biraz fazlasını hayata geçirmiş vaziyette. Bu sene kabaca yılın ilk altı ayında 4500 megawatta yakın yenilenebilir kapasite devreye girdi. Güneşte çok iyi ve önemli bir hızlanma var. Özellikle sanayicinin de kendi çözümünü güneş santrallerine yaslamasından kaynaklı. 4000 megawatta yakın artış güneş santrallerinden ve sanayi şirketlerin sırtlanmasıyla geldi. Rüzgarda çok yavaş gidiyoruz. Rüzgarda aslında daha yüksek rakamları başarabiliriz. 400-500 megawatt mertebede bir sisteme eklenme oldu. Bunun 400 megawattı var olan santrallere ilave eklenen türbünler. 100 megawattı ise sıfırdan başlayan yeni yatırımlar.” dedi.